Roni MARGULİES
Siyonizm bir sömürgecilik hareketi olmakla birlikte, klasik Avrupa sömürgeciliğinden farklıdır. Bunlardan ikincisinin amaçlarından biri sömürgeleştirdiği ülkelerde yerel halkın emeğini kullanmak iken, Siyonizm sömürgeleştirdiği ülkede yerel halkı sınırdışı etmeyi amaçlamıştır. Sadece Yahudilerden oluşan, Yahudilere ait bir devletin kurulması, kaçınılmaz olarak bölgede eskiden beri yaşamakta olan ve Yahudi olmayan halkın sürülmesini gerektirmektedir. Diplomatik çevrelerde bunu pek vurgulamamakla birlikte, ilk Siyonist önderlerin bu konuda hiçbir kuşkuları olmamıştır. Filistin’de toprak satın almakla görevli Yahudi Acentası’nin görevlilerinden R. Weitz 1940’da şöyle yazmıştır: “Kendi aramızda açıkça bilmeliyiz ki bu ülkede iki ulus için yer yoktur… Bağımsız bir ulus olmak hedefimiz bu küçük ülkede Araplar varoldukça başarıya ulaşamayacaktır. Tek çözüm Araplanın bulunmadığı bir Filistin veya en azından bir Batı Filistin yaratmaktır… Bunun da tek yolu Arapları buradan komşu ülkelere transfer etmektir; tümünü transfer etmektir; tek bir köy, tek bir aşiret kalmamalıdır… Ancak böylesi bir transferden sonradır ki bu ülke milyonlarca ırkdaşımızı içine alabilir hâle gelecektir”. Bu çözüm, Filistinlerin “transfer edilmesi” hem devletin kuruluşundan önce hem daha sonra defalarca gündeme getirilmiş ve tartışılmıştır.
Böylesi bir “transfer” uygulanmamış olmakla birlikte devletin kurulmasından önce Siyonistler, Filistinleri dışlamak için çeşitli siyasetler uygulamış; devletin kuruluşuna yol açan savaşta ise savaşın gerektirdiğinin çok ötesinde bir vahşet kullanarak Filistinlilerin korku içinde komşu ülkelere kaçmalarını sağlamaya çalışmışlardır.
Siyonistlerin 1948 öncesinde Filistin’i sömürgeleştirme sürecinin üç sloganı vardı. Toprağın Fethi: Toprak sadece Yahudiler tarafından işlenmeli; gerektiğinde satın alınarak, gerektiğinde ise zor kullanılarak toprak Filistinlilerden ele geçirilmeli. Emeğin Fethi: Sanayi tümüyle Yahudi emeğiyle işletilmeli; bu amaçla Yahudi işyerlerinin Filistinlilere iş vermesi yasaktı, Yahudi sendika konfederasyonu Hisdatrut sadece Yahudi işçileri örgütlüyor ve dahası, Arap emeğinin boykot edilmesinde başrolü oynuyordu. Toprağın Ürünü: Arap topraklarının ürünü tümüyle boykot ediliyordu, Yahudiler sadece Yahudi çiftliklerinden ve dükkanlarından alışveriş ediyorlardı. Bu sloganların ve boykotların uygulanması yolunda Siyonistler hem Araplara karşı hem boykotu kıran Yahudilere karşı şiddet kullanmakta tereddüt etmiyorlardı. Israil devletinin kurulmasından sonra, ırkçılık devletin resmî ideolojisi hâline gelerek devlet yapısında kurumsallaştırıldı. Bunun belki de en çarpıcı örneği Dönüş Yasası’dır. Bu yasa gereğince, dünyanın herhangi bir yerinde doğmuş olan bir Yahudi Israil’e gidebilir, orada yerleşebilir ve yerleşme sürecinde devletten yardım görür. Buna karşılık, 1948 savaşı sırasında kaçan, Kudüs doğumlu bir Filistinli doğum yerine dönemez.
Bugün İsrail sınırları içinde yaşayan Filistinlilerin kurumsal bir ırkçılığa maruz kaldıkları, ikinci sınıf vatandaş oldukları daha binbir örnekle belgelenebilir. Aşağıda sıraladıklarımızdan bir kısmı bugün geçerli olmamakla birlikte hepsi çeşitli zamanlarda geçerli olmuşlardır. Nüfusun yüzde 30’u Arap olmasına rağmen İsrail’in resmi dili İbranicedir ve eğitim sistemi bu dil üzerine kurulmuştur. Arapların hangi bölgelerde ve hangi işlerde çalışabilecekleri yasalarla kısıtlanmıştır. Arapların sendikalaşma hakkı yoktur. Bağımsız Filistin örgütleri yasaklanmıştır. Bir Filistin örgütünün üyesi ya da taraftarı olmak suçtur, cezası ise sadece hapis değil suçlunun evinin yıkılmasıdır. Filistinli işçileri ortalama ücreti Yahudilerin ortalama ücretinin yarısının az üstündedir. Filistinliler ağırlıklı olarak tarım ve inşaat sektörlerinde çalışırlar.
Kısacası, Siyonizm hem felsefi hem pratik düzeylerde ırkçı bir akımdır. Felsefi düzeyde ırkçılığı (Yahudi düşmanlığını) insan doğasının bir parçası olarak kabul eder ve bunun karşısına kendi ırkçılığı ile çıkar. Pratik düzeyde ise, irk temeline dayanan ve resmi ideolojisi gereği diğer ırkları dışlamayı gerektiren bir devlet kurmuştur.
Bu makale Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi‘nde de yayınlanmıştır