Joseph Choonara
Salgın hastalıkları doğanın, insan toplumuna yönelik öngörülemez, yıkıcı bir saldırısı olarak görmek cazip gelebilir.1 Ancak Koronavirüs Salgını 2019’un (Covid-19) patlak vermesi hiç de “doğal” bir olgu değildir. Epidemiler ve pandemiler; virüslerin mutasyonu, bir konaktan diğerine geçişi ve canlı organizmalar üzerindeki etkisi gibi süreçlerle ve toplumsal, politik, ekonomik bağlamda gerçekleşir. Bu nedenle, kapitalizmin mevcut biçimlenimi dikkate alınmadan, Covid-19 salgınının doğası kavranamaz.
Her şeyden önce, bu ölçekte bir salgın kapitalizmin önceden var olan fay hatlarını daha da kırılganlaştırıyor. En temel düzeyde ise bir tercihi ortaya koyuyor: Sermayeyi kollamak ya da hayatları kurtarmak. Şimdiye kadarki göstergeler, sistemi yönetenler için ağır basan önceliğin birincisi olduğu yönünde. Bu makale, salgınların nasıl sermayenin mantığı ile örtüştüğünü araştırıyor ve soldan bazı muhtemel yanıtlar sunuyor.
Covid-19
Covid-19, “şiddetli akut solunum yolu sendromu koronavirüs 2” (SARS-CoV-2) olarak bilinen yeni bir virüsten kaynaklanır. 1960’larda keşfedilen koronavirüsler, bir dizi hastalığa neden olurlar.2 Bunların bazıları nispeten hafif seyreden hastalıklardır: Koronavirüsler, sıradan soğuk algınlığının olası yüzlerce nedeninden biri. Bazıları ise daha öldürücüdür: Ortadoğu Solunum Sendromu koronavirüsü (MERS-CoV) 2012’de ortaya çıktığında, laboratuvar onaylı 2.040 vakanın üçte birinden fazlası ölümle sonuçlandı.3 Covid-19, diğer semptomların yanı sıra ateş ve kuru öksürüğe neden oluyor. Özellikle yaşlılarda veya başka sağlık sorunları olanlarda ölümcül bir zatürreye yol açma potansiyeli var. Bu makale yazılırken, ölüm oranı (rapor edilen vaka başına rapor edilen ölüm sayısı) için kabaca yapılmış tahminler yüzde 3-4 iken, mevsimsel grip salgınları için bu oran yaklaşık yüzde 0,1 idi.4 Koronavirüs, enfekte bir kişiden, örneğin öksürdüğünde havaya yayılan damlacıklar ve kontamine yüzeylerle temas yoluyla yayılıyor.
Koronavirüsler, moleküler düzeyde tek bir RNA dizisine dayanır; bu da onların hızla mutasyona uğradıkları anlamına gelir: “İnsan türünün genomunun yüzde 1 oranında gelişmesi sekiz milyon yıl sürdü. Hayvan RNA virüslerinin birçoğu birkaç gün içinde yüzde 1’den fazla değişebilir”.5 Diğer birçok virüs gibi, koronavirüsler de hayvan popülasyonlarının oluşturduğu havzalarda gizlenir. Virütik epidemi ve pandemilerin önemli bir kısmı, yeni virüsler diğer hayvan türlerinden insanlara geçtiği (bu süreç zoonoz olarak bilinir) ve mutasyonlar yoluyla insandan insana aktarılma yeteneği kazandığı zaman ortaya çıkar. Virüsün yeni, mutasyona uğramış bir formu bu sıçramayı yaptığında, bu patojene karşı bağışıklığı olmayan bir insan popülasyonu ile karşılaşır. Bu, yıkıcı sonuçları olma potansiyeline sahip bir karşılaşmadır.
İyi bir örneği griptir. Grip de koronavirüsler gibi tek zincirli bir RNA virüsüdür. Burada ördek ve kaz gibi su kuşları rezervuar görevi görür. Grip bu kuş popülasyonlarında yaygın olarak bulunur, ancak konaklarda nispeten hafif semptomlara, bilhassa da kuşların atılım yoluyla virüsü yaymasına neden olan sindirim bozukluklarına yol açar.6 Virüs, insan popülasyonlarına ulaştığında, solunum yolu enfeksiyonuna dönüşür. Grip, nadiren olmakla birlikte, kuşlar ve insanlar arasındaki sınırı kendiliğinden aşacak şekilde mutasyon geçirebilir. Bunun için genellikle bir ara tür gerekir. Örneğin domuzlar böyle bir köprü görevi görmek için uygun bir tasarıma sahiptir, çünkü hücreleri hem kuşa hem de insana özgü grip türleriyle enfekte olabilir ve bu da yeni melez formlara yol açar.7 Mevsimsel grip her yıl bütün dünyada yarım milyon ile bir milyon insanın ölmesine neden olur.8 Grip salgını ise bunun aksine, sağlık sistemlerini zor durumlara düşürebilir.
Bazı koronavirüsler kuş popülasyonlarında da bulunur, ancak, görünüşe göre, insanlara bulaşan koronavirüs türleri için daha önemli bir konak var; yarasalar.9 Diğer taraftan, domuz, misk kedisi veya deve gibi türler de genellikle koronavirüslerin yarasalardan insanlara bulaşmasında rol oynar.10 Dolayısıyla, zoonoz, koronavirüslerin yayılmasının önemli bir boyutudur.
Salgınların Kısa Tarihi
İlk insan toplulukları, küçük avcı-toplayıcı gruplarından oluşuyordu. Bunların zaman zaman, başka hayvanlardan ya da çevreden bulaşan bulaşıcı hastalıklara maruz kaldıkları olurdu. Bu küçük insan grupları hastalığa yenik düşebilir veya bağışıklık geliştirebilirlerdi; her iki durumda da enfeksiyonların ilk grubun ötesine yayılma ihtimali çok düşüktü. Bu, yaklaşık 10 bin yıl önce Orta Doğu’da başlayan ve yerleşik tarım toplumlarının ortaya çıkmasına yol açan Neolitik Devrim’le değişti. Nüfus arttı, insan atıkları yerleşim alanları içinde birikir hale geldi ve bazı durumlarda, insanlar çiftlik hayvanlarını evcilleştirerek kendilerini — kesintisiz bir şekilde devam edecek şekilde — hayvanlara yakın hale getirdiler. Bunlar, tıpkı büyüyen ticaretin ya da savaşın ve insan toplulukları arasındaki göçlerin yaptığı gibi, virüslerin ve diğer patojenlerin insan popülasyonları arasında yayılabileceği koşulları oluşturdu.11
Zamanla, bir dizi hastalığa müşterek maruz kalmanın sonucu olarak “istikrarsız konaklama” oluştu ve William McNeill’in “medeni hastalık havuzları” olarak adlandırdığı, Akdeniz veya Hint Yarımadası gibi büyük bölgeleri içeren havuzları yarattı.12 Bu havuzlara, yeni ticaret yollarının açılmasından, savaşlar veya fetihlerden kaynaklanan beklenmedik karşılaşmalar yüzünden yeni hastalıklar da eklendi. Örneğin, MS 165’te Mezopotamya’daki askerler Roma İmparatorluğu’na bir “veba” (muhtemelen çiçek hastalığı) yaydılar ve bazı bölgelerde nüfusun üçte birinin ölmesine neden olan, 15 yıl sürecek bir salgına yol açtılar.13 Pireler tarafından taşınan bakteriyel bir enfeksiyon olan Bubonik veba, siyah sıçanları taşıyan ticari gemilere yayıldı, 541 yılında Akdeniz’e geldi, 767’ye kadar aralıklarla tekrarladı ve bazı tahminlere göre nüfusun on milyonlarca azalmasına neden oldu.14 McNeill, 13. yüzyıldan itibaren Moğol İmparatorluğu’nun ticaret yollarını açmasının ve Avrasya’da geniş bir iletişim ağı oluşturmasının, bozkırlarda yaşayan kemirgenlere bubonik veba taşıdığını ileri sürer. Bubonik veba buradan kervan yolları boyunca yayıldı, 1346’da Kırım’a ulaştı ve Avrupa’da Kara Ölüm olarak bilinen hastalığa yol açtı.15 Kuzey Avrupa boyunca giderek büyüyen ticaret ağları ve nakliye yolları, siyah sıçanların ve vebanın kıta boyunca yayılmasına, 1346-50 yılları arasında Avrupa nüfusunun üçte birinin ölmesine neden oldu.16 Artan nüfus yoğunluğu ve yerleşim yerlerindeki çöplerle dolu sokaklar, sıçanların yaşaması ve çoğalması için iyi bir ortam sunarak, hastalığın hızlı yayılmasına yardımcı oldu. Bubonik veba salgını, Avrupa’da 1670’lere dek devam etti.
Avrupa’daki Kara Ölüm’ün vurduğu darbeden daha yıkıcı olansa, Amerika’nın sömürgeleştirilmesi sırasında, “eski dünya” hastalıklarının burada yayılmasıydı. “Yeni Dünya” hastalık riski karşısında çok hassastı. Nüfus sadece belli bölgelerde yoğunlaşmış olsa dahi, Amerika, oldukça eski bir salgın geçmişine sahip Avrasya-Afrika kara kütlelerinde mevcut olan ekolojik çeşitlilikten yoksundu. Ayrıca, evcilleştirilmiş hayvanlar da buradaki gıda üretiminde daha az rol oynuyordu.17 Avrupalıların sömürge imparatorluğunu kurma süreci, kabakulak, kızamık ve çiçek hastalığıyla iç içe geçmişti. Hızla yayılan salgın hastalıklar,1568’den itibaren yarım yüzyıl içinde Orta Meksika yerli nüfusunun belki de yüzde 90’ının yok etti.18 Kıtanın diğer bölgelerinde yaşananlar da pek farklı değildi. Peru’nun yerli nüfusu, yedi milyondan yarım milyona düşmüştü.19 Bu yıkım, korkunç bir şekilde yansıyarak “Eski Dünya’ya” da musallat oldu. Muhtemelen Amerika kıtasındaki salgınların sonucu olarak, daha ölümcül bir çiçek hastalığı türü 17. yüzyılda Avrupa’ya geri döndü ve 18. yüzyılın başında, yılda 400 bin kişinin ölümüne neden oldu.20
O dönemde Avrupa büyük bir toplumsal dönüşüm geçiriyordu. 18. yüzyıldan itibaren İngiltere’de sanayi kapitalizminin gelişmesiyle birlikte kentleşme de hızlanmıştı. Bu durum, çok sayıda insanın kasabalara ve şehirlere doluşarak, sıhhî olmakla yakından uzaktan ilgisi bulunmayan gecekondularda yaşamaya başlamalarına neden oldu. Yoksulluk, stres ve aşırı kalabalık, insanları hastalığa daha açık hale getirdi ve ortaya çıkan hastalıkların yayılmasını kolaylaştırdı. Şehirde ortaya çıkan hastalıklar, giderek büyüyen ticaret ağları yoluyla olduğu gibi, insanların çalışmak, savaşmak, sömürgeleri yönetmek, ya da savaştan, yoksulluktan ve baskılardan kaçmak için sürekli yer değiştirmeleri nedeniyle de hızla yayıldı.21 Gerçekten de bu dönemde, beslenme, kanalizasyon, hijyen ve halk sağlığı hizmetlerinin gelişmeye başladığı 19. yüzyıl boyunca, İngiltere’nin kasaba ve şehirlerinde yaşayan nüfus kırsalda yaşayanlara kıyasla daha genç yaşta ölme eğilimindeydi. Özellikle Londra, 18. yüzyılın büyük kısmında, “büyük ölçüde çiçek hastalığı, kızamık ve tüberküloz gibi yoğun nüfus hastalıklarının” bir sonucu olarak, cenazesi vaftizden fazla olan insanlar için “yok edici” 22 nitelikteydi.
Çiçek hastalığı virüsü, grip ya da koronavirüslerde olduğu gibi hayvanlardan aktarılmıyordu – bu hastalığa yol açan virüsün rezervuarı insan türüydü. Salgın bir bölgeyi silip süpürdükten sonra, virüsün varlığını sürdürebilmesi için her yıl hastalık riskine açık yeterli sayıda insanın doğması ve bunun için de 100 bin kişilik bir nüfus gerekiyordu.23 17. yüzyılın ortasında Londra zaten bundan daha yoğun bir nüfusa sahipti; 1801 yılına gelindiğinde ise Manchaster, Liverpool ve Birmingham şehirlerinin her biri bu nüfus yoğunluğuna yaklaşıyordu. Genellikle ciğerleri etkileyen tüberküloz ise virüs değil bakteri ile yayılıyordu, fakat tüberkülozda da zoonoz önemlidir. Bu hastalık, insanlara enfekte olmuş süt yoluyla geçer, öksürme ve tükürük yoluyla bir insandan diğerine aktarılır. Vaka kanıtları, bin yıl öncesine, muhtemelen sığırların evcilleştirildiği zamana kadar uzanmaktadır. Fakat hastalığın önemli bir ölüm nedeni haline gelmesi endüstriyel şehirlerde oldu – 1780 yılında İngiltere ve Galler’deki ölümlerin beşte birinin nedeni tüberkülozdu.24 Bundan sonra hastalık, erken sanayileşmenin yolunu izleyerek önce Batı Avrupa’ya, oradan Doğu Avrupa ve Kuzey Amerika’ya yayıldı. New York’ta 1812-21 arasında gerçekleşen ölümlerin dörtte biri “tüketime” bağlanıyordu, çünkü hastalık henüz bilinmemekteydi. Sadece yoğun nüfuslu kentlerden ötürü değil, tüberkülozun inekten ineğe ve ineklerden insanlara geçmesine sebep olan “şehir mandıraları” üzerinden de yayılıyordu.25
19. yüzyılda kentleşme, yoksulluk ve sömürgecilik, yeni tehditler yaratmak üzere bir araya Hindistan’da yüzyıllar boyunca yaygın olarak bilinen bir hastalık olan kolera, insanların ve ticari malların hareketiyle İngiliz İmparatorluğu’nun her tarafına yayıldı. Hindistan’da 1817’de patlak veren bir salgın, Rusya ve Çin’e de ulaştı. Üç yıl sonra İngiliz birlikleri hastalığı Doğu Akdeniz’e getirdi. Ardından 1832, 1848 ve 1866’da yaşanan salgınlar da Hindistan’dan Avrupa ve Amerika kıtalarına yayıldı. George Dehner’in yazdığı gibi: “Hastalık, bulaşma modelinin bir özelliği olarak, genellikle ticaretle bağlantılı liman şehirlerinde ortaya çıktı. Kara parçalarını birbirine bağlayan suyolları ve sonraki yıllarda giderek büyüyen demiryolu sistemleri de yayılmasında önemli bir rol oynuyordu”.26 Salgınlarda, enfekte olanların yarısı ölüyordu. Hastalığa neden olan bakteriler kontamine olmuş suyoluyla yayıldığı için, salgının etkisi yoksul bölgelerde yoğunlaşıyordu. 19. yüzyılın başlarında, kırsal bölgelerde; tarlalarında gübre kullanılan ya da yerleşimlerden uzak bir yere atılan lağım pisliğinin, şehirlerde sokaklara dökülmesi ya da atıkların, içme suyunun alındığı nehirler ile göllere karışması olağan bir durumdu. 19. yüzyılda Manchaster’da koleranın yayılmasına neden olan koşulları, genç Friedrich Engels ayrıntılı bir şekilde anlatır: “Salgın yaklaşırken, yaygın bir dehşet şehrin burjuvazisini ele geçirdi. İnsanlar yoksulların sağlıksız evlerini hatırladılar ve bu gecekondu mahallelerinin her birinin bir veba odağı olacağını, hastalık felaketinin buradan varlıklı sınıfın evlerine her yönden yayılacağını çok iyi bildikleri için korkuyla titrediler…” Engels Manchaster’da 6,951 evde yapılan inceleme sonucunda şu bulgulara ulaşıldığını ekliyordu: “2.565 evin acilen temizlenmesi gerekiyordu… 960 evin bakıma ihtiyacı vardı, 939 evin tahliye boruları yetersizdi, 1.435 evde rutubet sorunu vardı, 452 evin havalandırması kötüydü, 2.221 evin tuvaleti yoktu.”27 Yıllar sonra yazdığı, “Konut Sorunu” ile ilgili makalesinde bu konuya geri döndü: “Modern doğa bilimi, işçilerin son derece kalabalık bir şekilde yaşadığı sözde ‘kötü semtlerin’, zaman zaman şehirlerimizin başına bela olan salgın hastalıkların kuluçka yerleri olduğunu kanıtladı. Kolera, tifüs, tifo, çiçek ve diğer tahrip edici hastalıklar… Kapitalist toplum düzeni, çare bulunması gereken kötülükleri yeniden ve yeniden üretiyor”.28
Birçok ülkede bu koşullar geçmişte kalmış değil. Örneğin, savaşın ve kıtlığın bütün şiddetiyle devam ettiği Yemen’de kısa süre önce kolera salgını yaşandı.29 Daha genel olarak, hızlanan şehirleşme ve ona eşlik eden gecekondulaşma bu erken sanayileşme dönemi salgın hastalıklarına yol açan koşulları yaygınlaştırdı. Modern dünyada halk sağlığı hizmetlerinin azalması ve yetersiz sağlık önlemleri ile birlikte ölümcül bir bulaşıcı hastalıklar, kronik hastalık ve beslenme yetersizliği fırtınası yaşandı.30
19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında, en gelişmiş ülkelerde, kalabalıklar içinde ortaya çıkan hastalıkları üreten şartların bazıları düzeltilirken, görüş açısına yeni bir tehlike girdi; grip salgını. Grip salgınları uzunca bir süredir yaşanmamıştı. 1550’lerde Avrupa’da ortaya çıkan bir grip salgını, Amerika kıtasını kasıp kavurmadan önce İngiltere’de her beş kişiden birinin ölümüne neden olmuştu.31 Belirtilen dönemde bu tehdit alabildiğine şiddetli şekilde geri döndü. Yaşanan salgınların ilki, günümüzde Özbekistan olarak bilinen topraklarda yer alan Buhara’da başlayan, oradan sonbaharda St Petersburg’a, ardından sekiz hafta içinde Avrupa’ya yayılan, sonra da Kuzey Amerika ve Güney Afrika’ya ulaşan 1889 “Rus” Gribi salgınıydı. Bu salgın hızla yayılarak Güney Amerika’ya, Hindistan’a ve son olarak Avustralya ve Yeni Zelanda’ya da ulaştı. “Çok muhafazakâr bir tahmine göre, salgının birinci dalgası, Avrupa’da 270 bin ila 360 bin arasında can almıştı.”32 Üstelik bu sadece bir provaydı. 1918 baharında, Birinci Dünya Savaşı şiddetlenerek devam ederken, askerler grip yüzünden hastalanmaya başladı. Hastalık kısa süre içinde salgın haline geldi, ilk dalgada çok fazla sayıda ölüme neden olmadı ve savaşın etkileri hastalığı gölgede bıraktı. Ne var ki, “İspanyol” gribinin virüsün mutasyona uğramış türü tarafından ortaya çıkartılan ikinci dalgası yıkıcıydı.33 Dehner, bu konuda şöyle yazıyordu:
Dünya Savaşı, olayların olağandışı şekilde bir araya gelmesine neden oldu. Milyonlarca kadın ve erkek kalabalıklar halinde standardın altındaki koşullarda bir araya geldi… Bu kalabalık kitleler, dünyanın her yerine giden ulaşım sistemleri ile bağlantılıydı. Stresli nüfus, salgın hastalıkların, özellikle solunum yolu salgınlarının başlaması için muazzam bir çakmaktaşı oldu.34
Virüs inanılmaz bir hız ve kapsamda yayıldı. Sonraki birkaç ay içinde insanlığın yaklaşık üçte birinin enfekte olduğu tahmin ediliyor. Savaş seferberliğinden dolayı zaten tükenmiş olan tıbbi tesisler zatürre vakalarıyla dolup taştı. İkinci dalgayı, 1919’da, daha az ölümcül olan üçüncü bir dalga izledi. Üç dalgada yaşanan ölümlere dair tahminler 50 ila 100 milyon arasında değişiyor. Bu sayılar, savaşta hayatını kaybeden insan sayısının birkaç katına karşılık gelmektedir.35 Büyük olasılıkla, yüksek ölüm oranı basitçe grip türünün öldürücülüğünden değil, aynı zamanda, bu gribin, ikincil enfeksiyonlara yol açan bakterilerin yolunu açmasından ve böylece zatürreye neden olmasından da kaynaklanıyordu.36 Bu salgından en kötü etkilenenler, ölüm oranlarının hemen hemen hiç kayıt altına alınmadığı en yoksul ülkeler oldu.37 Kötü barınma koşulları ve İngiltere’nin tahıl ürünlerine el koyması nedeniyle yaşanan açlığın pençesinde kıvranan Hindistan’da, yaklaşık 18,5 milyon kişi öldü.38
Bilim insanlarının bu gribin doğasını ve nasıl böyle bir yıkıma yol açtığını anlamaya çalışmalarının üzerinden geçen birkaç on yılın ardından, 1947 yılında küresel bir grip izleme programı oluşturuldu. Program, yeni kurulan Dünya Sağlık Örgütü’nün (DTÖ) bir parçası haline gelecekti. Daha sonra yaşanan 1957 (“Asya” gribi) ve 1968 (“Hong Kong” gribi) salgınları ise sırasıyla iki milyon ve bir milyon insanın ölümüne yol açtı. Bunu iki yanlış alarm izledi. Birincisi, ABD’ye ait bir askeri üsten yayılan ve hükümet tarafından başlatılan acil durum programıyla 43 milyon kişinin (ABD nüfusunun dörtte biri) aşılanması sonucunda kaybolup giden 1976 domuz gribi salgınıydı.39 İkincisi ise 1977’de yaşanan, geniş ölçekli yayılım gösteren, ancak etkileri hafif sayılabilecek “yalancı salgındı”.40
Modern Tehditler
Virüs salgınları günümüzde büyük bir tehdit olmaya devam ediyor.41 Tehdidi anlamak, çağdaş tarım sistemleri ve zoonoz arasındaki bağlantıyı izleyen Rob Wallace gibi yazarların çalışmalarını kullanarak toplumların değişen yapısına bakmak demektir. Wallace’in en iyi bilinen eseri “Büyük Çiftlikler, Büyük Gripler Yaratır”, büyük ölçekli tarım işletmelerinin, yeni hastalıkların yaratılması ve yayılmasında devasa bir petri kabı gibi hareket etme potansiyelini vurgular.42 Evcil hayvanların, büyük sayılar halinde sıkıştırılmış monokültürleri, yüksek bulaşma oranı ve zayıflamış bağışıklık sistemi tepkileri demektir. Küresel Güney’de yoğunlaşan artan et tüketimini besleyen bir “hayvancılık devrimi” ile birlikte, endüstriyel tarımın büyümesi de küresel bir olgu haline geldi. Mike Davis’in yazdığı gibi:
Endüstrileşmiş kümes hayvanları ve hayvancılık alanında dünya lideri olan, … yılda 2,2 milyar tavuğu öldüren,… Tyson Foods … dikey olarak koordine edilen büyük ölçekli üretim; sözleşmeli yetiştiricilerin kullanılması; ilkel sendika karşıtlığı; yaygın endüstriyel zarar; atıkları çevre düzenlemelerinin sıkı olmadığı ülkelere göndermek ve siyasi yolsuzluk ile eş anlamlı hale geldi. Tyson gibi devlerin küresel hâkimiyeti, yerel çiftçileri büyük ölçekli tavuk ve domuz eti işleme şirketlerine entegre olmaya ya da yok olmaya zorladı… Tüm tarım bölgeleri kümes hayvanlarını depolama alanlarına dönüştürdü ve çiftçiler tavuk bakıcılığından sadece biraz daha fazlasını yapar hale geldi.43
Ancak sorunlar sadece bu modern hayvancılık sanayi kompleksinden kaynaklanmıyor. Adını vermeyen bir yazarın Wallace’dan yararlanarak Chuang dergisinde yazdığı gibi:
Buna, ekonominin saçaklarında (“yabani” türlerle insanların karşılaşma alanları, yerel ekosistemler bağlamında, tarıma dayalı büyük saldırılardır) meydana gelen benzer yoğun süreçler de eklenir… Salgınlar iki kategoride toplanabilir; birincisi, tarıma dayalı ekonomik üretimden kaynaklananlardır ve ikincisi de bu üretim tarzının daha iç bölgelerinde ortaya çıkar… Sermayenin temel mantığı, önceden izole olmuş halde bulunan ya da zararsız durumdaki virüs türlerini alır, onları salgınlara yol açan, hızlı viral yaşam döngüsü ve zoonotik zıplama kapasitesi bulunan,… yeni iletim vektörlerini hızla geliştirebilen belirli virüs türlerinin lehine olacak şekilde, aşırı rekabetçi ortamlara yerleştirir.44
Başka bir deyişle, yeni virüsleri üreten sadece “fabrika çiftlikleri” değil, aynı zamanda ekosistemlerin geniş ölçekli bozunumu ve meta üretiminin yayılmasıdır. Bunun farklı hayvan türlerinin bir araya gelmesi ve insanların diğer hayvanlarla temas etmesi, böylece yeni patojenleri dolaşıma sokması gibi sonuçları olur. Birkaç örnek bu konuyu açıklamaya yardımcı olabilir. Örneğin 1960’larda, kemirgenlerden tarım işçilerine, Bolivya kanamalı ateşi adlı bir hastalık yayıldı. 1963-64 salgını, San Joaquin’da yaşayan ve 1952 Devrimi’nde mülklerine el koyan yerel sığır baronlarının işlerine son vermelerinden ötürü, gıda temini amacıyla tarım yapmak üzere orman bölgelerine itilen tarım işçileri üzerinde yoğunlaştı. Tarım işçileri, kemirgenlerin doğal yaşam alanlarını bozarak hayvanların kenti istila etmesine neden oldular. Bu aslında sıtmayı kontrol altına almak için DDT kullanmanın yol açtığı bir sonuçtu, çünkü DDT yerel kedi nüfusunun azalmasına neden olmuştu.45 Yol yapımı, kemirgenlerin göç etmesini kolaylaştırarak hastalığı ülke çapında daha da yaygınlaştırdı.46 Domuz yetiştiriciliğinin artması, domuzların da (kuraklık ve insanların ormanları yok etmesi sonucunda yaşam alanları yıkılan yarasalar tarafından) muhtemelen yarasa dışkısı yoluyla enfekte edilmesiyle birlikte, 1990’ların sonunda Güneydoğu Asya’da Nipah virüsü ortaya çıktı.47 Özellikle önem taşıyan güncel bir örnek de enfekte olan insanların yüzde 90’ını öldürebilen ve 2013 yılında Batı Afrika’da salgın şeklinde ortaya çıkan Ebola virüsüdür. Bu virüs de yaban hayatında, yarasalar tarafından taşınır. ABD’li, Avrupalı ve Çinli çok uluslu şirketlerin Gine Savannah Bölgesi’ndeki topraklara el koyması, yarasa popülasyonlarının gıda ve barınak için palmiye ağacı ekim alanlarına yönelmesine neden oldu ve böylece zoonoz koşullarını yarattı.48
Bu eğilimler, tarımın kontrolsüz bir şekilde gelişmesiyle birlikte daha da kötüleşti. Wallace’ın, kısa süre önce yayınlanan bir röportajında dile getirdiği üzere; endüstriyel tarımın yanı sıra “sermaye de balta girmemiş son ormanın topraklarına el koymaya ve küçük toprak sahipleri tarafından işletilen çiftliklerin kurulmasına öncülük ediyor. Bu yatırımlar ormanların yok edilmesine ve hastalıkların ortaya çıkmasına neden olan gelişmelere yol açar. Arazide açılan devasa yolların beraberinde getirdiği çeşitlilik ve karmaşıklık, daha önce bir yerde sıkışıp kalan patojenlerin çiftlik hayvanlarına ve insan topluluklarına geçmesine neden oldu.”
Bu süreci, sistemin merkezinden gelen sermaye akışları yönlendiriyor: “Kısacası Londra, New York ve Hong Kong gibi sermaye merkezleri bizim birincil hastalık noktalarımız olarak düşünülmelidir”.49 Arazi kullanımındaki değişikliklerin yanı sıra, iklim değişikliğinin yol açtığı daha büyük ekolojik bozunum da muhtemelen daha fazla zoonotik transfere neden oluyor.
Son on yılda yaşanan iki büyük grip salgını, tehdidin bu şekilde çift taraflı olarak arttığını gösteriyor. Bunların ilki,1997’de Hong Kong’da tavuk çiftliklerinde ortaya çıkan ve H5N1 olarak bilinen olağandışı bir virüs türünün neden olduğu “kuş gribi” idi. Virüs önce tavuk sürülerini telef etti; çok sayıda ölüme neden oldu. Yılın sonuna doğru, 18 kişinin H5N1 testinin pozitif çıktığı görüldü. Hastaneye kaldırıldılar ve üçte biri hayatını kaybetti. 1997 yılının Aralık ayında Hong Kong’da “hayvan pazarı”* (wet market) olarak adlandırılan pazarlardaki tavuklar hastalandı ve bunun sorumlusunun da yine H5N1 olduğu tespit edildi.50 Hong Kong’da “çiftlikler tavukların (kuşlar için) fazlasıyla stresli devasa sürüler halinde yaşadığı büyük işletmelerden, kuşların diğer çiftlik hayvanlarıyla aynı ortamda bulunduğu, hatta kanalları ve göletleri ördek ve kaz gibi yabani kanatlılarla paylaştığı küçük işletmeler arasında uzanan hatırı sayılır bir çeşitlilik gösteriyordu”. Bunlardan ayrı olarak, kuşların piyasa dalgalanmalarına karşı ihtiyaten tutulduğu “tutma merkezleri” de vardı. Bu gelişigüzel ve kötü şekilde düzenlenmiş sanayi dalı; aralarında tavukların yanı sıra “ördeklerin, kazların, güvercinlerin ve doğada yakalanmış çeşitli kuşların”, ayrıca memelilerin ve sürüngenlerin de yer aldığı, “her türden canlının kafeslerde alt alta üst üste yaşadığı” piyasalardan alım yapıyordu.51
Bahsi geçen üretim sistemleri önemli ölçüde Çin anakarasındaki üreticilerle bağlantılıydı ve dolayısıyla onların baskısı altındaydı. Hong Kong ile sınırı olan Guangdong, savaş sonrası yıllarda ABD’nin öncülüğünü yaptığı endüstriyel tavuk yetiştiriciliğini taklit eden yetiştirme yöntemleri için bir tür laboratuvar haline geldi.52 David’in söylediği gibi, burası “grip hastalığının evrim merkeziydi”.53 Bu hikâyede önemli olan, Taylandlı iki kardeş tarafından inşa edilen ve Deng Xiaoping’in 1978’den sonra Çin ekonomisini dışarıya açmasından kurnazca yararlanan Charoen Pokphan imparatorluğudur.54 Bu dev şirket de yine ABD’deki üretim yöntemlerini taklit etmekteydi. Endüstriyel tarım sadece virüs üretmekle kalmaz, aynı zamanda daha öldürücü olanları seçer. Wallace’ın iddia ettiği gibi:
Patojenler, konaklarına zarar verme kapasitelerini, onlara iletimlerini önleyecek kadar geliştirmekten kaçınmalıdır. Eğer bir patojen, mevcut konağını, başka bir konağı enfekte etmeden önce öldürürse kendi bulaşma zincirini yok eder. Peki, patojen bir sonraki konağın çok daha erken geldiğini “bildiğinde” ne olur? O zaman patojen öldürücü olmaktan kurtulabilir çünkü konağını öldürmeden önce, hastalık riskine açık bir sonraki konağını enfekte edebilir… [Endüstriyel] çiftliklerde gribin öldürücülüğü üzerinde ek baskılar var. Endüstriyel hayvanlar doğru hacme ulaşır ulaşmaz öldürülürler. Bir hayvanda bulunan grip enfeksiyonları, tavuk ya da ördek veya domuzun öldürülmesinden önce, hızla bulaşma eşiğine ulaşmalıdır.55
İşte bu nedenle, Guangdong ve Hong Kong’u kapsayan, kümes hayvanlarının sınırın her iki tarafında da hareket ettiği ağ, ölümcül bir grip virüsünün ortaya çıkması için ideal bir yerdi. Bölge, büyüyen, sanayileşmiş, ama kötü düzenlenmiş tarım modelleri ile farklı kuş türlerini ya şehirlerdeki sulak alanların içine kadar uzanan çiftliklerde ya da pazar yerlerinde birleştirdi. Daha sonra, H5N1 virüsünün kazlarda bulunan bir türünün, bıldırcınlara özgü iki farklı grip türüyle birleşmesi sonucunda doğduğu da ortaya çıktı.56 Salgın, agresif bir ayıklama, pazarların temizlik için kapatılması, türlere göre yeniden yapılandırılmaları ve canlı ördek satışlarının yasaklanmasıyla kontrol altına alınabildi. 200 milyon kadar kuş öldü ya da öldürüldü.57 Bunlar işe yaradı ancak bunun nedeni büyük ölçüde, H5N1’in şimdiye dek insan-insan iletimini çok sık olmayan aralıklarla ve küçük ölçekte gerçekleştirmiş olmasıydı.58 Dünya Sağlık Örgütü, 861 H5N1 vakası, 455 ölüm kaydetti. En kötü etkilenen ülkelerse Mısır, Endonezya ve Vietnam oldu.59
Ne var ki, 21 yüzyılın ilk grip salgınına yol açan virüs H5N1 değildi: 2009’da görülen H1N1 adlı grip (1918’de salgına neden olan türün farklı bir varyantına dayanan yeni bir tehdit) Güneydoğu Asya pazarlarında değil, Kuzey Amerika’da ortaya çıkmıştı. ABD’de vakalar belirmeye başladığında, insan-insan aktarımı zaten mümkün hale gelmişti. Bu hastalık, giderek sanayileşen haliyle, Meksika domuzu sürülerinden geçiyordu.60 Gribin, “insan, kuş ve iki farklı domuz soyunun (Kuzey Amerika ve Avrasya) gen parçalarını birleştirdiği ortaya çıktı.61 DTÖ domuz gribini hemen salgın olarak ilan etti. Neyse ki virüs nispeten hafifti ve ölüm oranları mevsimsel griple benzerdi. DTÖ’nün hastalığı hemen salgın olarak ilan etmesi, özellikle British Medical Journal’ın, anti-virüslerin ve aşıların üretiminden kâr eden ilaç şirketlerinin bazı DTÖ uzmanlarına ödeme yaptığını ortaya çıkarmasıyla, büyük bir tepkinin oluşmasına yol açtı.62 Bu, sağlığa kamu hizmeti olarak değil, özel hizmet olarak yaklaşmanın tehlikesini gösteriyor. İçine fırsatçıların sızması durumunda, tıp kurumuna karşı bir şüphenin, hatta düşmanlığın oluşması hiç de şaşırtıcı değildir. Yine de H5N1 ve H1N1, kıl payı önlenen ya da daha muhtemelen, ertelenen felaketler olarak görülmelidir – kıl payı önlenen; çünkü kayda değer bir insan-insan iletimine ulaşmadı. Ertelenen; çünkü mevcut haliyle öldürücü sayılmaz.
Bu dönemde görülen önceki iki koronavirüs salgını için aynısı söylenemez. 2003’de Guangdong’da bir koronavirüs ortaya çıktı ve bölgede çok sayıda zatürre vakasına neden oldu. Şiddetli Akut Solunum Yolu Sendromu’nun (SARS) neden olduğu ölüm oranı yaklaşık yüzde 10 civarındaydı. Virüs muhtemelen, bölgedeki pazar yerlerinde, SARS ile ilişkili bir dizi koronavirüs için rezervuar görevi gören Çin nalburunlu yarasaları ve insanlar arasında aracı olan hayvanlarla birlikte, satışı yapılan maskeli misk kedilerinden çıktı.63 SARS’ın ortaya çıkışı, Wallace’ın kent ve kır arasındaki etkileşim hakkındaki argümanını yansıtır. Guangdong’un hızlı bir şekilde genişlemesi, sadece “sanayi ve tarımın ya da kentsel ve kırsal faaliyetlerin bir arada bulunması değil, aynı zamanda iki sektörün birbirine bağımlılığı” ile nitelenen geniş bir “kent çevresi” bölgesi yarattı. Bu durum, Çin ekonomisinin açılmasından bu yana hız kazandı. “Reform öncesi dönemde kır-kent etkileşimi,… merkezi kaynak tahsisi, fiyat belirleme ve göç kontrolü yoluyla sıkı bir şekilde kısıtlanmış ve bu, şehirleri kırsal bölgelerden ayıran görünmez ama etkili bir “duvar” örmüştü. … Reformlardan bu yana liberal ve esnek ekonomi politikalarının uygulanması, kentlilerin ve köylülerin doğrudan ve kendiliğinden bir şekilde etkileşime girmesine izin vererek, kent-kır ilişkilerinin yeniden düzenlenmesine yol açtı”.64
Bu hastalık, o zaman on milyon nüfusa sahip bir şehir olan Guangzhou’ya 2002’nin sonunda girdi. Ancak Çin hükümeti yetkilileri salgın hakkındaki bilgi paylaşımını (kendi kamuoyu veya uluslararası sağlık topluluğu ile) 11 Şubat 2003 tarihine kadar erteledi.65 SARS nihayet 2004’de, devlet tarafından yürütülen kitlesel karantina, hastalık tespiti ve temizliği programlarından sonra kontrol altına alınabildi. Bu, birçok yönden 2020’de olacaklara hazırlık gibiydi.66 Fakat Covid-19’da işin bu kadar kolayca halledilebilmesi mümkün olamadı. SARS’ta, insanlar zaten ciddi şekilde hasta olduktan ve büyük ölçüde kısıtlı hale gedikten sonra hastalığı bulaştırıyorlardı. Zaten fazlasıyla yayılmış olan Covid-19’da durum öyle değil.67
Daha bile ölümcül bir koronavirüs olan Ortadoğu Solunum Sendromu (MERS), 2012’de Suudi Arabistan’da ortaya çıktı – vaka ölüm oranı üçte birdi. MERS, Avrupa’ya, Asya’ya, Orta Doğu’da daha geniş bir bölgeye ve Kuzey Amerika’ya yayıldı, 2.494 kişiye bulaştı ve 858 kişinin ölümüne neden oldu.68 Burada, yarasalar ile insanlar arasındaki tür ise çöl develeriydi. Çöl develerinin bu virüsün türlerini birkaç on yıldır taşıdığı biliniyordu. Günümüzde, petrol zengini olup da şu anda büyük ölçüde kentleşmiş Arap devletlerinde bulunan develer, yük hayvanı olarak ya da acil tüketim için değil, statü sembolü olarak, örneğin deve yarışları ve gösterileri için ya da satılmak üzere, yani et ya da süt üretimi için sahipleniliyor. Yoğun deve yetiştiriciliğinin yanı sıra, artık hem Suudi Arabistan’da (büyük bir canlı deve ithalatı) – Suudi Arabistan’da 2013’de kesilen develerin yüzde 70’i ithaldi – hem de farklı Arap devletleri arasında (yarış ve gösteri) bir deve hareketliliği mevcut. Bu ticari işlemler, farklı nüfuslardan gelen birbirinden farklı virüs türlerinin karışmasına ve böylece MERS salgınına yol açmış olabilir.69
Covid-19’un Ortaya Çıkışı
Covid-19’a, SARS ve MERS’in ortaya çıkışından sorumlu virüse benzer bir betakoronavirüs neden oldu. Salgının başladığı yer olduğu düşünülen Wuhan, Çin’in merkezindeki bir eyalet olan Hubei’nin 11 milyon nüfuslu başkenti. Wuhan, Guangdong’un kuzeyinde yer alıyor ve doğudaki Jiangsu ile birlikte Çin’in imalattaki motorunu oluşturuyor. Wuhan, 20 yüzyılın başında ekonomik ve politik olarak önemli bir şehirdi – suyolları ve daha sonra demiryolu ağının merkezinde bulunuyordu. 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra, devlet destekli ağır sanayilere, özellikle demir-çelik ve daha sonra da otomobil üretimine ev sahipliği yaptı.
Çin ekonomisinin 1970’lerin sonundan itibaren açılmasıyla, kentin önemi, kıyı bölgelerine kıyasla biraz azaldı. Bununla birlikte, son dönemde Wuhan, Çin’de yaşanan inşaat patlamasına dâhil oldu: “Wuhan sadece bu balonu aşırı miktarda inşaat malzemesi ve inşaat mühendisi ile beslemekle kalmadı, aynı zamanda ve yine bu nedenle emlak patlamasını yaşayan bir şehir oldu”.70 HSBC tarafından yayınlanan bir rapora göre, Wuhan’ın nüfusu 2008’den 2017’ye kadar beşte bir büyüdü; şehre yeni gelenlerin çoğu Çin’in başka bölgelerden gelen göçmenlerdi ve bunlar kent nüfusunun üçte birini oluşturuyor. 2017 yılında konut projelerine yatırım 26,8 milyar dolara ulaştı ve son on yılda konaklama fiyatları dört katına çıktı. Şehrin en zengin adamı Yan Zhi, 2018’de 10 milyar dolar olan servetinin çoğunu emlaktan elde etti.71
Wuhan’da yaşayanların büyük kısmı yiyeceklerini pazar yerlerinden alıyor ve Covid-19 işte bu şekilde ortaya çıkmış gibi görünüyor. Fakat Wallace’ın dediği gibi, “fabrika çiftlikleri” ile pazaryerleri arasındaki fark önemli olsa da, daha önemli olan benzerlikler konusunu (ve diyalektik ilişkileri) gözden kaçırıyor olabiliriz:
Çin’de pazar yerleri ve egzotik yemek çok temeldir. Bunlar, şu anda endüstriyel üretimde olduğu gibi, ekonomik liberalleşmeden beri yan yanadırlar. … Gerçekten de gıda ile ilgili bu iki şey, toprağın kullanımı yoluyla entegre edilebilir. Büyüyen endüstriyel üretim, giderek sermayeleştirilmiş yabani yiyecekleri, geriye kalan son ilkel doğanın içine itebilir ve böylece potansiyel olarak ön-pandemik olan çeşitli patojenleri kurcalayabilir. Giderek büyüyen kent çevresi halkaları ve nüfus yoğunluğu, yabani popülasyonla yeni kentleşmiş kırsallık arasındaki arayüzü (ve yayılmayı) artırabilir. Dünya çapında, en yabani “geçimlik tarım” türleri bile [tarımsal] değer zincirleri içine alınıyor; bunların arasında devekuşları, kirpi, timsahlar, meyve yarasaları ve misk kedisi (misk kedisi tarafından kısmen sindirilmiş kahve çekirdekleri dünyanın en pahalı kahvesinin üretiminde kullanılır) bulunuyor. Bazı yabani türler, henüz bilimsel olarak tanımlanmadan önce, kendini çatalın ucunda buluyor. Bunlardan biri, Tayvan pazarında bulunan kısa burunlu köpekbalığı. Tüm bu hayvanlara, giderek artan şekilde, gıda ürünü muamelesi yapılıyor. Doğa yer yer, tür tür soyuldukça, geriye kalanlar çok daha değerli oluyor.72
Gerçekten de, Çin politikası ulusal düzeyde, rekabet eden bölgesel ve yerel liderler aracılığıyla, kırsal endüstrilere destek olarak görülen yaban hayatı çiftçiliğini teşvik etti. Yaban hayatı yetiştiriciliğinin 2017 yılındaki değeri 57 milyar Pound idi.73
Covid-19 hızla Wuhan’ın ötesine geçti. Küresel nüfus, birbiriyle, bugüne dek hiç olmadığı kadar bağlantılı. Ayrıca örneğin hava yolu seyahati, seyahat süresinin genellikle patojenlerin kuluçka döneminden daha kısadır — seyahat edenler bir hastalığı, hastalığın belirtileri kendilerinde görülmeden önce yaymaya başlıyorlar. 2003’de SARS patlak verdiğinde, virüsün dünyanın dört bir yanındaki şehirlere yayıldığı bağlantı noktası Hong Kong’du. Fakat bugün Çin’in kendisi de diğer şehirlerle yoğun bir iletişim ağıyla bağlantılı.74 Wuhan’ın, yurtdışında 60’dan fazla istikamet ile bağlantılı olan uluslararası bir hava limanı var.75 2019 yılında Çin’de 515 milyon iç uçuş gerçekleşti; uluslararası uçuşlar 2000 yılında 6,2 milyon iken 2016’da 51,62 milyona çıktı.76
Çin’de olağanüstü bir büyüme ve kentleşme olmasına rağmen, sağlık hizmetleri için yapılan harcamalar düşük seviyede seyretmeye devam ediyor. Kamu harcamalarının çoğu tuğla ve harç altyapısına – köprüler, yollar ve ucuz elektrik üretimi – yönlendiriliyor ve bu da, başka yerlerdeki erken sanayileşme koşullarının bazılarını tekrar ederek “temel sağlık hizmetlerinin genel olarak bozulmasına” yol açıyor. Kişi başına düşen sağlık harcaması Brezilya, Belarus veya Bulgaristan tarafından harcananın yaklaşık yarısıdır”.77 Buna ek olarak, Çinli göçmen işçilerin önemli bir kısmı kırsaldaki memleketlerinden ayrıldıktan sonra sağlık hizmetlerine erişimden yararlanamıyor. Dolayısıyla bir salgının Çin’e ve oradan da dünyaya yayılması için gereken tüm koşullar hazırdı.
Ekonomiye Etkisi
Çin, son yıllarda kendisini dünyanın en büyük ihracatçısı ve en büyük hammadde ithalatçısı haline getirdi. Küresel giyim ve tekstil ihracatının yüzde 40’ını, küresel ofis, veri işleme ve telekom ekipmanı ihracatının yaklaşık üçte birini, demir-çelik ihracatının yüzde 13’ünü ve entegre devrelerin elektronik bileşenlerinin yüzde 14’ünü kontrol ediyor.78 Fakat yalnızca bir ihracat merkezi de değil; kendini bölgesel ve uluslararası ölçekteki entegre küresel üretim ağlarının merkezine yerleştirdi. Bu, bilhassa elektronikte geçerli. Karantina kuralları Zhejiang, Guangdong ve Henan gibi bölgelere yayıldıkça, Apple gibi şirketlere çalışan tedarik zincirleri bundan olumsuz etkilendi. Apple için iPhone’lar üreten dev Tayvanlı firma Foxconn, ilk çeyrek gelirlerinin yüzde 45 düşmesini bekliyor. Ülke genelindeki beklenen faaliyetin temel ölçüsü olan satın-alma yöneticileri endeksi, tüm zamanların en keskin gerilemesini yaşadı (2008 krizinden daha kötü).79
Çin’deki yavaşlama ve Covid-19’un küresel ekonomi üzerindeki etkisi, kısa süre içinde dünya borsalarındaki çöküşleri de tetikledi. Mart ortasına kadar ABD ve Avrupa’daki pazarlar, tarihin en büyük düşüşlerinden bazılarına şahit oldu. Borsada yaşanan sarsıntılar, enerji sektöründe ortaya çıkan fiyat savaşıyla daha da kötüleşti. Son üç yıldır Suudi Arabistan ve Rusya gibi petrol üreticileri, tedariklerin kısıtlanmasına ve petrol fiyatlarının nispeten yüksek tutulmasına göz yumuyordu. Çin’deki üretimin yavaşlamasıyla birlikte, Suudi Arabistan’ın MbS olarak bilinen veliaht prensi Muhammed Bin Salman, Vladimir Putin’i üretimi kesmeye ikna etmeye çalıştı. Ancak Putin, üreticiler arasında petrol fiyatının düşmemesini sağlamak için kurulan koordinasyonu, ABD’nin, uygulanabilir olması için pahalı enerji gerektiren şist endüstrisine verilen bir destek olarak gördü. Şist üretimi, ABD’nin hem Rusya hem de Suudi Arabistan’ı geride bırakarak dünyanın en büyük petrol üreticisi olmasını sağlıyor. Putin ayrıca, ABD’nin, Rusya’nın devlet kontrolündeki enerji şirketi olan Rosneft’in ticaret koluna yaptırım uygulamaya karar vermesine sinirlenmişti. Rusya, fiyatların düşmesine izin vererek Suudi Arabistan ile ittifakını sona erdirdi. MbS buna, piyasayı petrolle doldurup fiyat savaşını tetikleyerek karşılık verdi.80
Muhtemelen yeni bir durgunluk geliyor. Merkez bankacılarının görüşü de kesinlikle bu yönde. Mart’ın üçünde ABD Federal Rezervi bir acil durum toplantısı yaptı ve 2008-9 krizinden bu yana ilk kez faiz oranlarını yüzde 0,5’e düşürdü. Fed ayrıca finans piyasalarına, özellikle de finans şirketlerinin tahvil gibi teminat karşılığında kısa vadeli likidite elde etmek için kullandıkları “repo” piyasalarına fon aktarmaya söz verdi. Bir hafta sonra İngiltere Merkez Bankası da faiz indirimine gitti. Ana faiz oranı zaten negatif olan Avrupa Merkez Bankası (ECB), daha sınırlı bir teşvik sunarak ve nicel parasal genişleme programını büyüterek yatırımcıları tedirgin etti. Ardından, 15 Mart’ta Fed yeni bir eylem ilan etti: ABD faiz oranlarını sıfıra indirmek, tahvil alımlarını genişletmek ve diğer merkez bankalarına dolar tedarik etmek için yeni “takas hatları” sunmak. Repo piyasalarına odaklanmak ve küresel finansal sistemini yağlamak için bol miktarda dolar sağlanması, 2007’den itibaren ortaya çıkan likidite krizinin korkularını yansıtıyor. Ve nihayetinde, güçlü bir şekilde, on yıl önce alınan acil önlemleri çağrıştırıyor.81 Başka bir deyişle, ekonominin komuta kademesinde olanlar, bunun (en ılımlı ihtimalle) 2008-9 ile karşılaştırılabilir bir kriz olabileceğine inanıyor.
Bununla birlikte, her ne kadar Covid-19 küresel bir yavaşlamayı tetiklemiş olsa da, bu yavaşlamanın altında yatan asıl neden o değildir. Dünya sistemi Covid-19’un vurmasından önce zaten çok hastaydı.82 Bunun kökleri, uzun süreden beri kötü durumda olan kârlılık düzeyinde ve ekonomiyi 2008-9 durgunluğundan uzaklaştırmak için kullanılan yöntemlerde yatıyor. 2018’de söylediğim gibi: “2008-9 ekonomik durgunluğu, sistem için uzun süredir ertelenen ve düşük kârlılık dönemi, işlevsiz finansallaşma modelleri ve devletlerin eylemleriyle hazırlanan bir krizdi. 1930’lar ölçeğinde bir çöküş yaşanmasına izin verilmemesi, uzun bir depresyon dönemine – görece olarak yavaş ve istikrarsız büyüme dönemi yol açtı.83 Krizin ardından egemen sınıfların yaptıkları – teşvik paketleri, faiz indirimleri ve nicel genişleme – şu anlama geliyordu:
Kapitalizm, bir yaşam destek mekanizmasına – ancak özel olarak finansallaştırılmış bir destek mekanizmasına bağlandı… Önlemler görünüşte şirketlere kredi akışını sağlayarak üretimi artırmayı amaçlıyordu. Ancak, kârlılığın azaldığı koşullarda bu gerçekleşemedi. Hızlı birikim, yatırımcıların, üretimin kârlı olacağına inandıkları koşullarda gerçekleşir. Bunun yerine para ya bankalar tarafından istiflendi ya da genellikle yüksek getirili, riskli yatırımlar olan finansal yatırımlara aktarıldı… Finansallaştırılmış kurtarma, spekülasyonu artırmakla kalmadı, aynı zamanda zenginlerin varlıklarının fiyatını da şişirdi, ayrıca altta yatan krize yönelik herhangi bir çözüm varsa, onu da erteledi.84
Financial Times’da yayınlanan “Bir Sonraki Borç Krizinin Tohumları” başlıklı yazıda John Plender, 2019’un üçüncü çeyreğinde küresel borcun GSYİH’nın yüzde 322’sine ulaştığını ve 253 trilyon dolara yakın olduğunu kaydetti. Bunun büyük kısmı, mevcut aksamalar göz önüne alındığında, borçlarını ödemekte zorlanacakları beklenen finansal olmayan şirketlere ait.85 Başka bir deyişle, 2008-9 sonrasında ortaya çıkan durgun ve belirsiz büyüme döneminin sınırlarına ulaşmış olabiliriz. Financial Times’da yayınlanan bir başka yazının belirttiği gibi:
Şirketler on yıldır ucuz borca boğuldu… Merkez bankaları 2008 mali krizinin ardından faiz oranlarını, ekonomilerini sarsmamak için düşürdükten sonra borçlanma maliyetleri de düşmüştü. Daha güvenli devlet tahvillerinden elde edilen verimden mahrum kalmış yatırımcılar, riskli şirketlere borç vermeyi, kazançlarını artırmanın bir yolu olarak gördüler. Morgan Stanley Yatırım Yönetimi’nin küresel stratejisti Ruchir Sharma, her altı ABD şirketinden birinin, borcunun faiz ödemelerini karşılayabilecek kadar bile nakit akışı sağlayamadığını tahmin ediyor. Bu tür ‘zombi’ borçlular borç piyasalarını yeniden finanse etmeyi sürdürdükleri sürece krizi ertelemeye devam edebilirler. Ama şimdi bir hesaplaşma zamanı geliyor.86
Kâr etmeyen şirketler (şimdiye kadarkinden çok daha büyük ölçüde) ortadan kaybolmadığı sürece, kâr oranlarının yükselmesi olası değildir. Faiz oranlarının hâlihazırda sıfıra yaklaştığı ya da sıfırın altında olduğu ve merkez bankası bilançolarının önceki varlık alımları ile doldurulduğu bu durumda, para politikasının yapabileceklerinin de bir sınırı var. Plender’ın iddia ettiği gibi, “ultra düşük ve negatif faiz oranları dünyasında bir kredi krizi” ile karşı karşıya kalabiliriz. Plender, merkez bankası daha aktif olsa bile, bu durumun “ilk finansal krize katkıda bulunan işlevsiz para politikasını sağlamlaştırma ve ayrıca, küresel ekonominin karşı karşıya olduğu tehlikeli borç yükü sorununu kötüleştirme” riski taşıdığını iddia ediyor.87 Bir krizi atlatmak için geleneksel olarak kullanılabilecek mühimmatın büyük bölümü zaten kullanıldığı için, birçok politika yapıcı ve yorumcusu maliye politikasına geçişi savunuyor. Bununla birlikte, Michael Roberts’ın belirttiği gibi, açık vermek ve öngörülen miktarda devlet harcaması yapmak, zaten düşük olan ve giderek daha da azalan kârlılık oranı karşısında, büyümenin devam etmesini sağlayabilir – ama Küresel Güney’in zayıf ekonomilerinin bunu yapması imkânsız.88 Sonuçta büyük bir daralma olabilir.
Kayıtsızlık ve Otoriterizm Arasında
Hükümetler salgına çeşitli şekillerde karşılık verdiler. Bunun nedeni, asıl olarak epidemiyoloji veya viroloji ile ilgili anlaşmazlıklar değil. Bu makale yazıldığı sırada Covid-19 hakkındaki bilgilerin sınırlı olduğu göz önüne alındığında asıl sebebi ortada; virüs hakkında hâlâ bilinmeyen çok şey var. Daha temelde, bu salgına yanıt verme biçimi, kapitalist devletlerin, çatışmayla dolu bir küresel düzene entegre edilmiş, sınıflara bölünmüş olma durumunu yansıtıyor. Sistemi yönetenlerin ilk tipik tepkisi kayıtsızlık oldu; insanların mağdur olması pahasına sermaye üretimi ve dolaşımını devam ettirmeye çalıştılar. Salgının gelecekte kâr etmeyi tehlikeye attığı giderek daha açık hale geldikçe bunu, yukarıdan aşağıya doğru alınan çaresiz önlemler izledi. Çin’in karantina programı, zirve noktasında, 760 milyon kişiyi kapsadı.89 Büyük işyerleri kapatıldı, insanların hareketi kısıtlandı. Sonuç olarak, Çin’in virüsün yayılmasını yine de büyük ölçüde yavaşlattığı düşünülüyor – ancak resmi rakamlar ve kontroller rahatladıkça virüsün yeniden ortaya çıkıp çıkmayacağı hakkındaki sorular devam ediyor. Bu oldukça yerinde bir soru. Çünkü görünüşe bakılırsa hükümetler işyerlerini hızla açmaya öncelik veriyor.
Buna ek olarak, solun Çin’i övmekten kaçınması için üç neden daha var. Birincisi şu; evet, otoriter bir devlet makinesinin bazen liberal demokrasilerin yapamayacağı şeyleri yapabileceği yadsınamaz fakat bu, diktatörlüğün demokrasiden üstün olduğunu kabul etmek için ileri sürülebilecek bir argüman değildir – “Mussolini trenlerin zamanında çalışmasını sağladı” argümanına benziyor.90 On binlerce insanın stadyumlardaki derme çatma tecrit merkezlerine zorla sokulması, hem çevrimiçi hem de yerel sokak düzeyinde kitlesel gözetim, sosyalistler için bir model olamaz, halk sağlığı önlemlerine destek sağlama yöntemi olarak görülemez.91 Çin’in yanıtı, Cezayir veya Filistin’deki ayaklanmalarda kullanılanlara benzer “çaresiz, agresif önlemlerden” oluşuyor. Ancak şimdi bu önlemler dünya nüfusunun büyük bir kısmını barındıran “mega şehirlerde” de uygulamaya sokuldu.92
İkincisi, verimli, merkezileşmiş baskının yüzeysel tarifi, Çin devletinin gerçekte olduğundan daha güçlü ve tutarlı olduğunu varsayıyor. En iyi yorumu yine Chuang’da, adını gizleyen bir yazar yapmış. Merkezi devlet aygıtı nihayet Wuhan’daki çalışmalarına odaklanabilirken, “yerel yetkililer ve vatandaşların harekete geçmesi için geniş çapta, halka açık çağrılar yapmaya ve bir dizi olay sonrasında, kurallara uymayanlara yönelik cezaya” yaslandı.93 Bu çağrılara verilen yanıt, Hubei dışında, oldukça istikrarsızdı. Bu, bazı bölgelerde, örneğin Zhejiang’daki dört şehirde 30 milyon “yerel pasaport” çıkarılması ve “hane başına bir kişinin iki günde bir evden çıkmasına izin verilmesi” gibi keyfi baskılara yol açtı.94 New York Times’ta, Çin’de yaşayan gazeteciler anlatıyor:
Çin’de on yıllardır görülmeyen, asıl olarak bir mahallenin güvenliğini sağlamanın aşırı yüklenmiş versiyonunu, salgını önleme çabalarının ön cephesinde bulunanlara tevdi eden Mao tarzı kitlesel Haçlı Seferlerini anımsatan bir taban seferberliği… Çin’in yüksek teknolojili gözetim araçları cephaneliğine rağmen, kontroller esas olarak insanların ateşine bakan, hareketlerini kaydeden, karantinaları denetleyen ve en önemlisi virüsü taşıyan yabancıları uzak tutan yüz binlerce işçi ve gönüllü tarafından uygulanıyor.95
Çin’in tepkisinin parçalı niteliği, yerel ve bölgesel liderler arasındaki rekabeti yansıtıyor. Bir Çinli profesöre göre: “Salgın açıklandıktan sonra, merkezi hükümet yerel yetkililere büyük baskı uyguladı. Bu, bölgeler arasındaki rekabeti tetikledi ve yerel hükümetler aşırı muhafazakârlıktan radikalliğe meyletti.”96
Üçüncüsü, Çin devletinin bir salgının ilk etapta tutunmasına izin vermedeki suçluluğunu görmezden geliyor – SARS ve H5N1 örneklerinin gösterdiği gibi, bu, son yıllarda düzenli olarak yaşanıyor. Vakalar Aralık 2019 başında ortaya çıktığında devletin ilk tepkisi, bilgi sızdıran tıp uzmanlarını susturarak salgını örtbas etmeye çalışmak oldu – bunların en ünlüsü, ölümü büyük öfke yaratan göz doktoru Li Wenliang oldu.97
Bu makale yazıldığı sırada Çin dışında, en fazla vaka ve ölü sayısına sahip ülke İtalya gibi görünüyordu. Virüsün ülkede ilk vaka ortaya çıkmadan bir süre fark edilmeden dolaştığına dair bazı kanıtlar var. İtalya, anormal derecede yaşlı nüfusuna sahip olduğu için zaten kırılgan durumdaydı. Yıllarca kemer sıkma programıyla zayıflamış olan sağlık hizmeti şu anda iyice zorlanmış durumda ve yoğun bakım servislerindeki uzmanlar hangi hastaların hayat kurtaran tedaviyi almaları gerektiğine karar vermeleri gereken noktaya sürükleniyorlar.
Hükümetin yanıtı, nihayetinde okulları, üniversiteleri ve süpermarketler, eczaneler, barlar ve restoranlar dışındaki tüm dükkânları kapatmak oldu – ancak bankalar ve işyerleri açık kalmaya devam etti. Birçok ülkede benzer bir durum söz konusu: işçiler üretim araçları dışında bir araya gelmiyorlar. Gerçekten de, İtalya’nın en büyük iş lobisi olan Confindustria, hükümete “kapanmasının kaçınılmaz olarak ciro ve istihdamı etkileyeceğini belirterek dengeli bir çözüm” istediğini yazdı.98 Çeşitli çizgilerden gelen bazı politikacılar bu mesaja yanıt verdi. Radikal sağ Lega’nın bir üyesi olan Lombardiya valisi, salgının “normal gripten biraz daha fazlası” olduğunu savunurken, Milan’ın ılımlı sol belediye başkanı “Milan durmuyor” kampanyası başlattı.99 İtalya’da Mart ayı başında verilen yanıtlardan biri, işçilerin dizginleri ele almasıyla birlikte kendiliğinden ortaya çıkan grev dalgasıydı. Termoli ve Napoli yakınlarındaki Fiat fabrikalarında, Floransa’daki otomobil parçası üreticilerinde, Venedik’teki tersanelerde ve Cenova’daki iskelelerde grevler oldu. Çelik fabrikaları ve giyim fabrikalarında iş bırakmalar gerçekleşti.100
Mart ortalarında, İtalya’daki bulaşma modelinin Avrupa’daki benzer dalgaların habercisi olduğu açıktı. 16 Mart’a kadar 36 Avrupa ülkesi okullarını tamamen ya da kısmen kapattı; çoğu iç sınırlara seyahat kısıtlamaları getirdi, bazıları sınırlarını kapattı. Toplantılar ve spor etkinlikleri yasaklandı, bazılarında dükkânlar, kafeler, sinemalar ve tiyatrolar kapatıldı.
Bu arada küresel kapitalizmin merkezinde, Donald Trump’ın Covid-19’a ilk tepkisi onu, azil girişimine benzer bir Demokrat Parti “aldatmacası” olarak ilan etmek olurken, Trump’ın müttefiki ve Ulusal Ekonomik Konsey’in direktörü Larry Kudlow, herkese virüsün “görece kontrol altına alındığını ve “işte kalmalarını” söyledi.101 Sonunda Trump da ulusal acil durum ilan etmek zorunda kaldı, federal hükümetlere bir teşvik paketi ve daha fazla fon vermeyi kabul etti. Buna, Çin karşıtı patlamalar ve sınırları kapatma tutumu eşlik etti. Salgın tehdidini fark etmekte geç kalınması, ABD’nin özel sağlık hizmeti sisteminin yarattığı sorunları daha da artırıyor. En az Covid-19 testi yapılan ülkeler, kalkınmış olanlar. Bu ülkelerde çok az yoğun bakım yatağı, özellikle de boş olması beklenen yoğun bakım yatağı bulunuyor ve sağlık hizmetlerine erişimin önünde büyük mali engeller var. Zorunlu karantina da dâhil olmak üzere, tedavi için fatura kesildiği bilinen çok sayıda bireysel vaka mevcut.102
Bir de İngiltere olayı var. Başbakan Boris Johnson da Trump gibi yılın ilk haftalarında rahat olduğu izlenimini verdi. İngiltere, Doğum Günün Kutlu Olsun (ya da Jacob Rees-Mogg söz konusu olduğunda; ulusal marş) şarkısını söylerken ellerini yıkama tavsiyesi dışında, virüsün yayılmasını önleyecek önlemleri alma konusunda diğer ülkelerin gerisindeydi. İngiltere’nin kuzey batısında eskiden halk sağlığı bölge müdürlüğü yapmış olan John Ashton, hükümetin bu acil duruma yanıt vermek için Kobra komitesini toplamakta geç kalmasını kınadı. Ashton, “Partimiz beş günlük bir kriket oyunu oynayan 19. yüzyıl sömürgecileri gibi davranıyor,” dedi ve aynı zamanda on yıllık kemer sıkma programının halk sağlığı üzerindeki etkisini de eleştirdi.103 Hükümetin 11 Mart’ta açıkladığı bütçede, harcamalarda 76 milyar Pound’luk bir artış ilan edildiği zaman, bazıları ekonomik yavaşlamanın etkilerini azaltmaya odaklandı ve New York Times bunu manşetiyle selamladı: “İngiltere Halkını Değil, Ekonomisini Koruyor”. Makale, “ülkenin agresif ekonomik kurtarma planının, … salgına, halk sağlığı açısından verdiği yanıtla keskin bir tezat oluşturduğunu” savundu.104
Bir gün sonra Johnson, İngiltere’nin krizin “içerme” aşamasından “gecikme” aşamasına geçerek hastalığın nüfusa yayılmasını yavaşlatmaya çalışacağını açıkladı. Ancak insanların huzursuzluğunu, şu cümle ile hatırlanacak olan duygusuz bir konuşmayla daha da artırdı: “İngiltere halkına karşı samimi olmalıyım: Çok daha fazla sayıda aile, sevdiklerini zamanından önce kaybedecek”.105 Hükümetin baş bilimsel danışmanı Sir Patrick Vallance, Sky News’teki röportajında, Covid-19 ile temas edenlerin “yaklaşık yüzde 60’ı” yoluyla “sürü bağışıklığının” başarılabileceğini iddia etti – diğer danışmanlar tarafından tekrarlanan ve Lancet’in editörü Richard Horton tarafından haklı olarak kınanan yorumlar.106 Bazı yazarlar bu yaklaşımın yarım milyondan fazla ölüm anlamına gelebileceğini belirtti. Yönetici sınıftaki bazı unsurlar için bu ölümler çok da önemli olmayabilir. Daily Telegraph gazetecisi Jeremy Warner, “tamamen tarafsız bir ekonomik perspektiften bakıldığında, Covid-19’un başkasına muhtaç olan yaşlıları orantısız bir şekilde seçtiği için uzun vadede faydalı olabileceğini” yazdı.107
Ancak, 16 Mart’ta sokağa çıkma kısıtlamasına doğru ani bir yön değişikliği oldu – Johnson tüm “zorunlu olmayan temasların” sona erdirilmesini; insanların barlardan, kulüplerden, restoranlardan ve tiyatrolardan uzak durmasını ve en savunmasız olanların kendilerini 12 hafta boyunca izole etmesini önerdi.108 Bu yön değişikliği daha sert politikaların izlenebileceğini düşündürüyor. Araştırmaları hükümetin düşüncesini değiştirmesine yardımcı olan Imperial College akademisyenlerine göre bu duyuru bir yandan virüsün nüfus içinde yayılmasına izin verirken, diğer yandan etkisini sınırlandırmayı kapsayan “hafifletme” aşamasından, hükümetin virüsün yayılmasını tersine çevirmeye çalıştığı “bastırma”ya doğru bir değişikliğe işaret ediyor.109 İkincisinin bir zorluğu şu; önlemlerin gevşetilmesi virüsün ilerlemeye devam etmesine izin verebilir – 18 ay veya daha uzun süren bir baskılamanın gerekliliği olasılığına yol açabilir. Bu ekonomik olarak yıkıcı olacaktır. Johnson’ın yön değişikliğine, iş dünyasını desteklemek amacıyla 330 milyar Pound değerinde kredi garantisi ve diğer önlemler eşlik etti – Ancak, eğer salgının bastırılması konusunda ciddiyse, hükümet muhtemelen ekonomiye müdahalelerini uzatmak zorunda kalacak.
Virüsün Doğu Asya, Kuzey Amerika ve Avrupa’ya geçişi nispeten kolay olsa da, Covid-19’un Küresel Güney’de göstereceği etki belirsiz. Ve bu çok korkutucu. Sahra Altı Afrika’da kaç vaka olduğu bilinmiyor çünkü başlangıçta bölgede gerekli testleri yapabilen sadece iki laboratuvar vardı ve yıllar boyu devam eden yapısal uyum programları yüzünden sağlık sistemlerinin içi boşaltıldı.110 Afrika’nın nispeten genç nüfuslarının, daha sıcak ikliminin veya tıp uzmanlarının salgınlara aşina olmalarının Covid-19’un etkilerini iyileştireceğini umut eden iyimserlerin yanılıyor olma ihtimali yüksek.111 Covid-19 kıtaya ulaştığında, HIV ve Ebola salgınlarının etkileri nedeniyle zaten zayıf düşmüş olan ve kötüleştirilmiş bir sağlık hizmetine mecbur bırakılan nüfusları etkileyecektir.112 Olabileceklerin küçük bir örneği pandeminin bir başka önemli merkezi haline gelen İran’da görülüyor. İran, sağlık hizmetlerinde kişi başına neredeyse Kenya’dan yedi kat fazla harcama yapıyor olsa da salgın, hastanelerin kapasitesini zorlayarak tehdit ediyor. Ve kanıtlar, hastalığı kontrol altına almak için harcanan çabalardan önce, onun bir süre boyunca nüfus içinde yayılmış olduğunu gösteriyor.113
Sosyalist Yanıt
Krize verilecek sosyalist yanıt, epidemiyolojik sağduyuları büyük ölçüde kabul etmelidir. Bir virüs onu kontrol altına almaya yönelik ilk çabaların gerçekçi olmadığını ortaya koyacak kadar yayıldıktan sonra, asıl öncelik yayılmayı yavaşlatmak ya da geri çevirmek olmalıdır. Epidemiyolojistler bazen, hiç kimsenin söz konusu hastalığa karşı bağışıklığının olmadığı durumda, her bir kişinin hastalığı bulaştıracağı kişi sayısını göstermek için “temel üreme sayısı” (R ) adlı parametreyi kullanırlar. Eğer R 1’den küçükse hastalık yok olacaktır; 1’den büyükse, başlangıçta kesin olarak, sonrasında ise belki yayılma eğilimi gösterecektir. Covid-19’a neden olan virüsün R0 değerinin 2,0-2,5 arasında olduğu tahmin ediliyor.
R0 değerinin iki özelliğinin anlaşılması önemlidir. İlk olarak, R0 kimsenin bağışık olmadığını varsayar. Bu makale yazılırken, Covid-19’u iyileşerek atlatanların ne derece bağışıklık kazandıkları ve eğer bağışıklık kazandılarsa bunun ne kadar süreceği belli değildi.114
İkincisi, R0 tümüyle biyolojik bir kavram değildir. “İnsan davranışının ve patojenlerin biyolojik özelliklerinin bir fonksiyonu olan bulaşıcılık oranının tahminidir”.115 Bu nedenle, virüsün doğasının yanı sıra, insanların virüsün yayılmasına verdikleri yanıta ve ne yaptıklarına da bağlıdır. Yukarıda belirtildiği gibi, İngiltere’de hükümet politikasındaki değişimin, en azından kısmen Ferguson ve Imperial College’deki meslektaşlarının makalesine binaen gerçekleştiği görülüyor. Bu çalışma, hafifletme politikalarının (iyice gerilmiş sağlık hizmetlerinin fazladan etkisi dahil edilmeden), İngiltere’de yarım milyondan fazla ölümle sonuçlanabileceğini savunuyor.116 Çalışmayı gerçekleştirenler salgının bastırılmasını savunuyor, ancak bunun zorluklarına da dikkat çekiyorlar: “Toplum üzerinde bu tür yıkıcı etkileri olan hiçbir halk sağlığı müdahalesi bu kadar uzun bir süredir denenmemişti. Nüfusun ve toplumların buna nasıl tepki vereceği bilinmiyor.”117
Bastırma mümkün olsa da olmasa da R0’ı azaltmaya çalışmak için güçlü nedenler var. Her şeyden önce, bu durum salgının “eğrisini düzleştirebilir” ve birkaç ay boyunca etkiyi dağıtarak sağlık hizmetinin ciddi vakalarla zorlanma derecesini azaltabilir. İkincisi, salgının zirve noktasının yaza denk gelmesini ve böylece mevsimsel gribin zirve noktası ile çakışmamasını sağlayabilir. Üçüncüsü, potansiyel olarak bir aşının geliştirilmesine izin vermek adına zaman kazandırabilir – Ne var ki en ümit verici senaryoda bile, aşının 2021 yılına kadar üretimde olması olası görünmüyor.118 Bu nedenle acil öncelik, en savunmasız olanları korurken, Covid-19’un yayılmasını azaltmak olmalıdır.
DTÖ, yaygın Covid-19 testi yapılmasını, semptom gösterenlerin gönüllü izolasyonunu, ardından geçmişe dönük temas takibi yapılmasını ve yakın temasta oldukları kişilerin de gönüllü olarak karantinaya geçmelerini öneriyor. Bu, davranışların değişmesi anlamına gelir – insanlarla iki metreden daha fazla mesafede durmak, el sıkışmaktan ve diğer fiziksel temaslardan kaçınmak vb. Ayrıca insanların birbirlerine yaklaşacak şekilde bir araya gelmesini önlemek demek. Bu kural, Covid-19 söz konusu olduğunda son derece önemli. Çünkü bazılarımız asemptomatik kalırken de virüs yayabiliyor.
Soru, kapitalist bir toplumda bunu en iyi nasıl başaracağımızdır. Buna yanıt vermek, şimdiye kadar hükümetler tarafından benimsenen gevşek veya yukarıdan aşağıya yaklaşımlara alternatif olarak sınıf temelli bir yaklaşım geliştirmek anlamına geliyor.
Süper zenginler kendilerini kolaylıkla izole edebiliyorlar. Genellikle yanlarında özel doktorlarını da götürerek, özel jetleriyle sığınaklara veya tatil yerlerine kaçabiliyorlar.119 İşçi sınıfı için işler çok daha zor. Çoğu kapitalist toplumda insanların en yoğun olarak toplandıkları yerler işyerleri. İngiltere’de emekçilerin yüzde 90’ı on ya da daha fazla sayıda insanın bir arada bulunduğu yerlerde çalışıyor – ve yaklaşık olarak yarısında, 100 ya da daha fazla sayıda insan bir arada çalışıyor.120 Dolayısıyla iş yerlerini kapatmayı düşünmeden sosyal mesafeyi savunmak anlamsızdır. Tabii ki, bazı işyerleri salgınla başa çıkmak için gereklidir – Hastaneler en belirgin olanıdır, ancak bu, elektrik üretimi, gıda tedariki ve ihtiyaç duyulan tıbbi ekipmanların üretimini kapsayacak şekilde genişletilebilir. İşyerleri ya temel ihtiyaçların üretimine dönmeli ya da kapatılmalıdır. İşin devam etmesi gerektiğinde, düzenli olarak temizlenmeli ve enfekte olanların kendini izole etmesine izin vermek de dâhil olmak üzere çalışanların sağlığını korumak için alınması gereken güvenlik önlemlerine başvurmalıdır. Bu tür işletmelerin vurgunculuk yapmasını önlemek için fiyat kontrolleri uygulanmalıdır.
Ancak, çalışmanın, ekonomik bir zorunluluk olmaya devam ettiği yerde eksiksiz izolasyon önlemlerini almak da mümkün değildir. Salgın süresince insanlara gelir sağlanmalıdır. Son bütçesinde, İngiliz hükümeti Covid-19’dan etkilenen çalışanlara yasal hastalık ücretini artırdı, ancak bu ücret, bir işçinin ortalama haftalık kazancının yaklaşık beşte biri olarak ayarlandı. Bir aylık maaşını alamadığı takdirde evsiz kalacak olan çok sayıda işçi de cabası. Dahası, birçok “düzmece” serbest meslek sahibi – en yüksek profilli olanları Uber şoförleri ya da Deliveroo kuryeleri, ancak bu kategori çok sayıdaki inşaat işçilerini ve müteahhitleri de kapsıyor – hastalık ücretinden yararlanamıyor. Onlar yetersiz seviyedeki yardımlara terkedilmiş durumda ki o da eğer bunlara erişebilecek donanımları varsa. Okulların kapanması da çok sayıda insanı, çocuklarına bakım sorumluluklarından dolayı çalışamaz hale getirdi. İngiliz hükümetinin okulları kapatmada çoğu Avrupa ülkesinin gerisinde kalmasının başlıca nedeni, hükümet danışmanlarının, okulların dört hafta kapalı kalmasının GSYİH’nin yüzde 3 azalmasına neden olacağını söylemesidir.121 Sol, eğer aileler çocuklarına bakmak için evde kalmak zorundaysa, onlara tam ücret ödenmesini de savunmalıdır.
Bu tür talepler, bazı kurgusal “ulusal çıkarlar” adına değil, (ekonomik büyümeyi veya kâr etmeyi kötü etkilese bile) işçi sınıfı yararına savunulmalıdır. Bunlar kapitalist sınıfın çıkarlarına ters düştüğü için, kolektif eylem yoluyla gerçekleştirilmeleri gerekebilir. İşçi sınıfı içindeki bazı kesitlerin bu konuya çok mantıklı yaklaştığına dair işaretler var. Londra’daki posta çalışanları Mart ortasında, virüsten korumak için el jeli ve mendil talebiyle grev başlattılar; Glasgow’daki çöp işçileri, el dezenfektanı veya sıcak su olmadığı için oturma eylemi düzenlediler. Bir Londra hastanesinde özel bir şirkete bağlı olarak çalışan temizlikçiler, ücretlerinin ödenmemesi üzerine iş bıraktı ve şu anda hastane hijyenini önemsememenin nasıl bir aptallık olduğu da artık net bir şekilde ortaya çıktı. Grevi yeni sonlandıran sendika üyelerinin baskısıyla birçok üniversitede çevrimiçi eğitime geçildi.122 Bu kriz, sınıf mücadelesinin askıya alınması değil, bilakis onun yükselişi anlamına gelmelidir.
İşyerleri kapandıkça ve insanlar kendilerini yalıttıkça, yardıma ihtiyacı olanların bakımı da giderek zorlaşıyor. Krizin cesaret verici yönlerinden biri, bu ihtiyacı karşılamak için çoğunlukla Facebook ya da WhatsApp grupları yoluyla çeşitli yardımlaşma gruplarının kurulması oldu. Benim yerel grubum kendisini şöyle tanımlıyor:
Kriz zamanlarında birbirimize ihtiyacımız var… Dayanışma, toplumumuzdaki herkes ama özellikle de yardıma muhtaç insanlar için önemlidir. İnsanların gıdaya erişimi, ilaçlarının temini, getir-götür işlerinin yapılması ve benzeri konularda; yaşlı, engelli ve/veya bağışıklığı yetersiz olanlar başta olmak üzere, herkese destek olmaya çalışacağız. Hiçbir önyargı hoş görülmeyecektir… Leicester’in, zorluk karşısında bir araya geldiğini göstereceğiz.
Benzer şekilde Wallace da şunları söylüyor: “Uygun bir destekle kendini karantinaya almalar – eğitimli komşu ekipleri tarafından kontroller, kapı kapı dolaşan gıda tedarik araçları, işe gitme zorunluluğunun olmaması ve işsizlik sigortası – işbirliğini, … sağlayabilir.123 Özellikle işyerleri kapatılan sosyalistler için, işyeri temelli faaliyetten mahalle örgütleri yoluyla kendi yaşadıkları bina/yer temelli faaliyete geçiş önemli hale geliyor. Krize karşı gerçek bir işçi sınıfı yanıtı vermeye yardımcı olmak için, bu tür yapılar, sağlık çalışanları, sendikalar ve toplum örgütleri ile koordineli olabilir. Örgütlenmelere mali destek sağlamak için yerel yönetimden veya ulusal hükümetten kaynak talep edilebilir.
İşçi sınıfı topluluklarındaki faaliyetlerin kendisini temel bakım ve destek işlevleriyle sınırlaması gerekmiyor. Özellikle barınma konusunda akut bir sorun var. Engels’in 19 yüzyılda belirttiği gibi, içinde birden fazla kişinin yaşadığı evler hastalıkları yayıyor. Şüphesiz şimdi, Londra gibi şehirlerde birçoğu sadece yatırım amaçlı tutulan çok sayıda boş evin kamu mülkiyetine alınması için baskı yapma zamanıdır.124 Bunlar hem evsizleri barındırmak hem de insanların kendi kendilerini tecrit etmelerine izin vermek için kullanılabilir.
Salgın ayrıca, Ulusal Sağlık Hizmeti’nin (NHS) on yıllık kemer sıkma politikalarından, onlarca yıl boyunca süren özelleştirme ve piyasalaştırmadan sonra geldiği durumu da ortaya seriyor. İngiltere hastanelerindeki yatak sayısı çok az; bin kişiye 2,8 yatak düşüyor – Buna karşılık, bin kişiye düşen yatak sayısı; Güney Kore’de 11,5, Almanya’da 8,3, İtalya’da 3,4. Yoğun bakım yatağı sayısıysa daha da az. Kısa vadede, GMB sendikasının önerdiği gibi özel hastanelere el koymak baskıyı biraz hafifletebilir.125 Ancak buna, sağlık hizmetlerine yönelik büyük bir yatırım programı eşlik etmelidir. Krize verilecek etkili bir yanıt, hem kaynakların hem de insanların harekete geçirilmesini gerektirir. Temas takibi, temizlik ve temel bir iş olan hasta bakımı emek yoğunluğu yüksek işlerdir. Toronto’da yaşanan SARS salgını sırasında (Covid-19 çapında bir salgın değildi) virüs, hastanelerdeki kalabalık alanlarda insandan insana kolayca yayıldı. Bunun nedeni, insanların kendilerini izole edebilecekleri yerlerin bulunmaması ve sağlık bütçesindeki kesintiler nedeniyle yaşanan personel eksikliğiydi.126 Ayrıca bu alanlarda çalışan işçilerin korunmasına da dikkat edilmelidir. İtalya’da yeterli koruyucu ekipman olmadığı ya da var olan ekipman yeterince koruyamadığı için, bu alanda çalışanlar orantısız şekilde mağdur oldu.127 Virüsü başka hastalara ya da iş arkadaşlarına bulaştırmamaları için, sağlık ve sosyal hizmet personelinin de Covid-19 testine ve temas takip hizmetine erişimi olmalıdır.
İlaç firmalarının kaynakları, üniversite laboratuvarları ile birlikte aşılar ve diğer potansiyel tedaviler üzerine yapılan araştırmalara devredilmelidir. Bu, tam şeffaflık ve hesap verebilirlikle yapılmalı, fikri mülkiyeti kıskançlıkla koruma eğilimi ve aşı üretimini zayıflatan vurgunculuktan arınmış olmalıdır.128 Aşı, kitlesel ölçekte üretilmelidir ve üretim maliyeti de erişilebilir olmalıdır – Küresel Güney’de ücretsiz olmalıdır.
Daha genel olarak, Covid-19’un ikili krizi ve ekonomik daralma arttıkça, hükümetler isteseler de istemeseler de ekonominin çeşitli bölümlerini kurtarma ve devamını sağlama faaliyetlerinin içine çekilecek. Sol, bunun kapitalist devletin talimatlarına göre değil, mümkün mertebe işçilerin demokratik kontrolü ile yapılması konusunda baskı yapmalı, ayrıca kapitalizmin üretimi organize etme konusunda ortaya koyduğu sınırları göstermelidir. Kapitalizm hem bir salgın üreticisidir hem de bu salgınlara gerektiği şekilde yanıt verme yeteneğinden – ve gezegende yaşayan yedi buçuk milyar nüfusun ihtiyaçlarını karşılamaktan – yoksundur. Demokratik kontrol altında, sürdürülebilir planlı bir ekonomiyi – sosyalist dönüşümü – savunan argümanlar, kriz derinleştikçe daha çok dinleyici kazanabilir.
Son olarak, günah keçisi ilan etme ve ırkçılığa karşı da harekete geçme ihtiyacı duyuluyor. Salgınlar çok uzun zamandan beri “dış mihrakların” işi olarak tasvir edildi. 14. yüzyılda Yahudiler vebayı yaymakla suçlandıktan sonra soykırıma uğradılar. Beş yüzyıl sonra, kolerayı ABD’ye İrlandalı göçmenlerin getirdikleri düşünülmekteyken, tüberküloz da yine bir “Yahudi hastalığı” olarak görülmekteydi. 20. yüzyılda İtalyanlar çocuk felcinin yayılmasında günah keçisi ilan edildiler.129 Hastalıklar genellikle, sözümona ilk görüldükleri yere göre; «İspanyol», «Rus», «Hong Kong» veya «Meksika» gribi olarak adlandırılır. Ve çoğunlukla, hastalık taşıyan yabancı algısı, emperyalist rekabetle aynı düzeyde olur. Şimdiki salgın da bundan farklı olmayarak Çin ile ABD arasında süregelen çatışmayla bağlantılı. Bu nedenle, Trump’a göre Covid-19’a neden olan virüs “yabancı” bir virüstür ve “Çin virüsü” olarak adlandırılır.130
Covid-19’un Çin nüfusuyla ilişkisi İngiltere’de, ABD’de ve başka yerlerde ırkçı bir saldırı dalgasına neden oldu. Bu saldırılar, ödedikleri fahiş okul ücretiyle İngiliz yüksek öğrenim sisteminin işlemesini sağlayan ve sayıları giderek artan Çinli öğrencilere yönelikti. Sosyalist bir yanıt, salgını, göçmen toplulukları günah keçisi ilan ederek ırksallaştırma girişimlerine karşı çıkmak ve sınırların kapatılmasına – bunun, virüsün yayılmasının engellenmesine bir faydası olmayacak çünkü virüs birçok ülkeye çoktan girip yerleşti bile – direnmek zorunda.
Sonuç
Burada önerilen tedbirler, sadece Covid-19 salgını karşısında solun dile getirebileceği taleplerin bir özetini oluşturuyor. Ne yazık ki bu, hayatımızı tehdit eden nihai pandemi olmayacak – hatta en ölümcülü bile olmayabilir. İster Wuhan’daki pazar yerlerinden, ister Avrupa’nın sanayileşmiş domuz çiftliklerinden ya da ABD’deki tavuk fabrikalarından kaynaklanıyor olsun, salgınların hızla yayılmasına müsait bir dünyada yaşıyoruz. Bu nedenle, acil taleplerin yanı sıra, pandemi üreten sistemi de derinlemesine sorgulamak gerekir. Sezgileri oldukça güçlü olan Rob Wallace’ın söylediği gibi:
Bir toplumsal yeniden üretim tarzı olarak, endüstriyel tarım, sadece kamu sağlığı açısından bakıldığında bile, sona erdirilmelidir. Yüksek oranda sermayeleştirilmiş gıda üretimi, insanlığın tamamını tehlikeye atan uygulamalara bağlı hale geldi. Bu haliyle yeni ölümcül bir salgının ortaya çıkmasına destek olur. Gıda sistemlerinin, bu tehlikeli patojenlerin ortaya çıkmasını önleyecek şekilde toplumsallaşmasını talep etmeliyiz. Bu, önce gıda üretiminin kırsal toplulukların ihtiyaçlarına yönelik olarak yeniden entegre edilmesini gerektirecektir. Gıdamızı onlar yetiştirdiği için, çevreyi ve çiftlik sahiplerini koruyan tarımsal-ekolojik uygulamalara ihtiyaç duyulacaktır. Büyük resim şu; ekolojiyi ekonomilerden koparan çatlakları hedef almalıyız. Kısacası, kazanılması gereken bir gezegenimiz var.131
Böyle bir dönüşümü gerçekleştirmek ve sadece bu değil, aynı zamanda sınıf bölünmesi, ırkçılık, emperyalist çatışma ve yıkıcı iklim değişikliği dünyasından kurtulmak için, kapitalizmin mantığında tümüyle bir kırılmaya ihtiyaç duyulduğu, giderek daha belirgin hale geldi. Seçeneğimizin sosyalizm ile barbarlık arasında olduğu gerçeği yıllardır sol için bir klişeydi. Covid-19 bir uyarı: Bize saatin çalıştığını anlatıyor.
Çeviren: Arife Köse
Joseph Choonara International Socialism dergisinin editörüdür. Ayrıca A Reader’s Guide to Marx’s Capital (Bookmarks, 2017) ve Unravelling Capitalism: A Guide to Marxist Political Economy (2nd edition: Bookmarks, 2017) kitaplarının yazarıdır.
Dipnotlar:
1 Bu makalenin ilk taslaklarına yaptıkları yorumlardan dolayı Alex Callinicos, Esme Choonara, Martin Empson, Charlie Kimber, Richard Donnelly ve John Parrington’a teşekkür ederim.
2 Virüsler, sadece canlı bir organizmanın hücresi içinde üreyebilen, koruyucu bir gövdenin içinde bulunan genetik kod (DNA ya da RNA) parçalarıdır. Enfekte olduktan sonra, bir konağın bağışıklık sistemi bir virüse adapte olabilir ve konağın belirli bir patojene bağışıklık kazanmasını sağlayabilir. Bununla birlikte, virüsü oluşturan genetik kod değişebilir ve virüsün yeni biçimlerini yaratabilir.
3 DTÖ, 2017
4 DTÖ, 2020a. Bazı bulaşma vakaları bildirilmediği için enfeksiyon başına ölüm sayısı muhtemelen çok daha düşük. Ülkeler arasında, örneğin sağlık sistemlerinin ne kadar zorlanmış olduğunu yansıtan büyük farklılıklar da var.
5 Morens, Dazak and Taubenberger, 2020, 1-2.
6 Virüs hâlâ kuşlarda mutasyona uğruyor, ancak nispeten iyi huylu olduğu ve kolayca yayıldığı için, yeni halinin hâlihazırda yayılmış olanların yerini alması pek olası değil—Dehner, 2012, 26-27.
7 Dehner, 2012, s. 27-29.
8 a.g.e., s. 12.
9 Bilhassa yarasalar ana alfacoronavirüs ve betakoronavirüs rezervuarlarıdır.
10 Hu vd. 2015.
11 Dehner, a.g.e., s. 33-34.
12 McNeill, 1976, s. 69-131.
13 a.g.e., s. 103.
14 Ayrıca iklim değişikliğinin de, bu hastalığa ev sahipliği yapan kemirgenlerde, onları doğal yaşam alanlarının dışına itmiş olması ve böylece insanlara yaklaştırması nedeniyle bir nüfus patlamasına yol açmış olması mümkündür. Bu da bize günümüzde insan eliyle üretilen iklim değişikliğinin doğurduğu sonuçları hatırlatıyor.— Sherman, 2007, s. 73-74.
15 McNeill, a.g.e., s. 132-145.
16 a.g.e., s. 149.
17 a.g.e., s. 176-180. Jared Diamond (1999, s. 159-163, 178, 213), evcilleştirmeye uygun büyük hayvanların çoğunun Avrasya’da bulunduğunu ve Amerika’ya özgü birçok büyük memelinin yaklaşık 13.000 yıl önce neslinin tükendiğini söylüyor. Lama ve alpaka ana istisnalardır, ancak evcilleştirilmeleri Andların çok ötesine geçmemiştir. Bu hayvanlar aynı zamanda Avrasya’daki muadillerinden daha küçük sürüler hâlinde ve ev dışında tutulma eğilimindeydi.
18 McNeill, a.g.e., s.
19 Cartwright and Biddiss, 2004, s.
20 Cartwright and Biddiss, a.g.e., s. 80; Sherman, 2007, s.
21 Filozof Immanuel Kant (2007), 1782 ilkbaharında Königsberg’i vuran grip salgını ile ilgili şunları söylemişti: “Avrupa’nın, gemiler ve karavanlarla dünyanın her yerinde içine yerleştiği topluluk dünyaya birçok illet yayıyor.”
22 Daunton, 1995, s. 408-413.
23 Sherman, a.g.e., s. 56.
24 Sherman, a.g.e., s. 107.
25 Sherman, a.g.e., s. 107-108, 110.
26 Dehner, a.g.e., s. 51.
27 Engels, 1975, s. 365.
28 Engels, 1988, s. 337-338.
29 Flecknoe vd., 2018.
30 Davis, 2006a, 146-148. Emperyalizm ile Küresel Güney’e gelen vebalar, insanları doğrudan etkileyenlerle sınırlı değildi. Sığır vebasını Afrika’ya taşıyan, İtalyan sömürgecilerinin Doğu Afrika’da bulunan Eritre’ye 1880’lerde getirdiği Hint sığırı oldu. Bu veba, Güney Afrika’ya kadar yayıldı, öküz arabalarının kullandığı yollar boyunca seyahat etti, günde 20 mil gitti, süt, et, deri için sığıra; ısınma ve yemek için ve hareket gücü ya da değişim aracı olarak gübreye bağlı olan toplulukları mahvetti —Phoofolo, 1993. Bu hastalık korkunçtu — Zambezi Nehri’nin güneyinde 5,2 milyondan fazla hayvan öldü. Sonuç kıtlıktı ve daha sonra, dikenli çalının geniş çayırları istila etmesi çöl sineği için ideal koşulları yarattı, yeni bir bela olan uyku hastalığının ortaya çıkmasına neden oldu —Chuang, 2020; Van der Bossche, 2010.
31 McNeill, a.g.e., s. 185; Cartwright ve Biddiss, a.g.e., s.
32 Dehner, a.g.e., s.
33 Savaşta tarafsız olan İspanya’da gazeteler grip salgını hakkında haber yapmakta özgürdüler. Aslında grip salgını ile savaşan diğer ülkelerdeki yasaklardan etkilenmedikleri için duyurmuşlardı ama bu, durumun özellikle İspanya’da kötü olduğu izlenimine neden oldu ve hastalığın İspanya’dan yayıldığı yanılgısını güçlendirdi. Bu salgın İspanya’da benzer şekilde “bulaşıcı” olarak kabul edilen popüler bir şarkının adıyla anıldı; “Napolili Asker”. Daha sonra ise “Fransız gribi” olarak adlandırıldı —bkz. Trilla vd, Salgının ilk olarak nerede başladığı bilinmiyor. Yazarlar, başka yerlerin yanı sıra ABD, Avusturya ve Fransa’da ortaya çıktığını iddia ediyorlar.
34 Dehner, a.g.e., s.
35 Liu vd., a.g.e., s. 463.
36 Örneğin bkz. Morris, Cleary ve Clarke, 2017.
37 Monto ve Sellwood, 2013, s.
38 Davis, 2006b, s. 26; Davis, 2020.
39 Davis, 2006b, s. 40-43.
40 Monto ve Sellwood, 2013, s. 44-45.
41 Yer sorunu nedeniyle, bu genel değerlendirme seçicidir. Örneğin, çok önemli olan HIV ve Zika salgınlarını kapsamamaktadır.
42 Wallace, 2016.
43 Davis, 2006b, s. 83-84.
44 Chuang, 2020.
45 Strauchs, 1998, s. 102-103.
46 Morens, Dazak ve Taubenberger, 2020, s.
47Looi and Chua, 2007.
48 Wallace vd, 2015, s. 4, 6.
49 Wallace, 2020a.
* Çevirenin Notu: Bu terimin açıklaması ve “wet market” ile “dry market” arasındaki fark için bkz dipnot 50. Türkçe’de böyle bir ayrım olmadığı için bu terim metinde “pazar yeri/yerleri” olarak çevirilmiştir.
50 Dehner, 2012, s. 121. Hong Kong İngilizcesinden alınan “wet market” terimi, et, balık ve sebze ile meyve satan pazar yerini, “dry market” ise giyim ve elektronik eşya satılan pazarı ifade Terim, son zamanlarda, Çinlilerin mutfak alışkanlıklarının bir şekilde salgından sorumlu olduğunu ima etmek için aşağılayıcı bir şekilde kullanılmaktadır. Bununla birlikte, Avrupa ve Kuzey Amerika’da çok sayıda “wet market” bulunur ki bir yazarın da belirttiği gibi, Güney Florida’da da timsah kaburgaları, misk sıçanı, vaşak ve çıngıraklı yılan ticareti giderek gelişmektedir — bkz St Cavish, 2020.
51 Dehner, a.g.e., s. 121-122.
52 Wallace, 2009a, s. 923-926. Çin’de domuz yetiştiriciliği yoğun bir şekilde sanayileşmiştir—bkz Schneider, 2017.
53 Davis, 2006b, s. 58-62.
54 Davis, a.g.e.,s. 97-100.
55 Wallace, 2009a, s. 921-922.
56 Dehner, 2012, s. 126.
57 Dehner, a.g.e., s. 125-126.
58 Wallace, 2009a, s. 918.
59 DTÖ, İkinci bir grip türü olan H7N9, Aralık 2019 itibariyle, 1.568 onaylı vaka ve 616 ölümle Çin’de tekrar tekrar salgınlara neden oldu, bu salgın yine kümes hayvanları ile temas halinde olanlardan kaynaklandı, insandan insana geçme vakası oldukça nadirdi—DTÖ, 2019; Paules ve Subbarao, 2017.
60 Wallace, 2009.
61 Dehner, 2012, s. 142.
62 Bkz Godlee, 2010.
63 Hu vd, 2017.
64 Lin, 2001, s. 64, 66.
65 Ali ve Keil, 2006, s. 497-498.
66 Davis, 2006b, s. 74-75.
67 Wilder-Smith, Chiew ve Lee, 2020.
68 Peeri vd., 2020.
69 Hermida vd., 2017.
70 Chuang, 2020.
71 HSBC, 2018; Forbes, 2020.
72 Wallace, 2020b.
73 Standaert, 2020.
74 Ali ve Keil, 2006, s.500.
75 Peeri vd., 2020, s. 8.
76 IATA verisi; Wang, Yang ve Wang, 2019, s. 5.
77 Chuang, 2020.
78 DTÖ verisi.
79 Yang ve Hille, 2020.
80 Brower, Raval, Sheppard ve Meyer,
81 Örneğin bkz: Tooze, 2018, s. 202-219.
82 Roberts, 2020a.
83 Choonara, 2018, s. 107.
84 Choonara, a.g.e., s. 104, 105.
85 Plender, 2020.
86 Edgecliffe-Johnson ve diğerleri, “Zombi şirketlere” dikkat çektim; Choonara, 2018, s. 105-107.
87 Plender, 2020.
88 Roberts, 2020b.
89 Zhong ve Mozur, 2020.
90 Bu zaten bir mit. Bergan Evans (1954, s. 77) “faşist verimlilik mitini” şöyle yorumlar: “Yazar, Mussolini’nin en parlak dönemi olan 1930 yazında, her trende faşist bir kondüktör bulunduğu zamanlarda Franco-Belgique Tur Şirketi tarafından işe alınır ve seyahat ettiği çoğu İtalyan treninin planlana uygun – ya da yakın– işlemediği konusunda yazılı ifade vermek ister.”
91 Yuan, Çin’in sosyal medya tabanlı gözetim sisteminin ortaya çıkışı hakkında; bkz Zuboff, 2019, s. 388-394.
92 Chuang, 2020.
93 a.g.e.
94 a.g.e.
95 Zhong ve Mozur, 2020.
96 Alıntılayan Zhong ve Mozur, 2020.
97 Buckley ve Myers, 2020.
98 Tamma, 2020.
99 Perrone, 2020.
100 Basketter, 2020; Del Panta,
101 Lahut, 2020.
102 Scott, 2020.
103 Boseley, 2020.
104 Landler, Castle ve Mueller, 2020.
105 Stewart, Proctor ve Siddique, 2020.
106 Horton, 2020.
107 Warner, 2020.
108 Stewart, Boseley, Walker ve Elliott, 2020.
109 Ferguson vd., 2020.
110 Kentikelenis, 2017.
111 Pilling, 2020.
112 Nordling, 2020; Davis,
113 DTÖ verisi.
114 Covid-19 baskılanmazsa ve insanlığı etkileyen bulaşıcı hastalık havuzuna kalıcı olarak eklenirse, “sürü bağışıklığı” nihayetinde devreye Bu görüşe göre, bazı insanlar bir hastalığa karşı bağışıklık kazanırsa, bu durum, hastalığı bulaştıran insan sayısını azaltarak hastalığın nüfusa yayılmasını yavaşlatabilir. Ancak bu bir aşılama programı ile gerçekleştirilmedikçe, hükümetin sözde hedefi değil, hastalığın yayılmasını durduramamanın korkunç bir sonucu olarak görülmelidir.
115 Delamater vd., 2019
116 En iyimser senaryoda bile, modelleri milyonlarca ölümü öngörüyor—Ferguson vd., 2020, s. 7,
117 Ferguson vd., s.16
118 Buranyi, 2020; Ferguson vd.
119 Neate, 2020; Rao, 2020.
120 WERS 2011 verisi.
121 Adams, 2020.
122 Socialist Worker, 2020.
123 Wallace, 2020a.
124 Sadece uzun vadede boş bırakılan evleri kapsayan muhafazakâr bir tahmin İngiltere’de 000 boş ev olduğunu öngörüyor. Kollewe, 2019.
125 GMB, 2020.
126 Ali ve Keil, 2006, s. 501; Davis, 2006b, s. 76-77.
127 Oddone, 2020.
128 Buranyi, 2020.
129 Cartwright ve Biddiss, 2004, 39; Sherman, 2007, s. 111-112; Kraut, 2010, s. 125.
130 Zimmer, 2020; Kuo, 2020. Görünüşe göre bazı Çinli yetkililer, salgının ABD ordusu tarafından başlatıldığını iddia ederek misilleme yapıyor.—Myers, 2020. Not to be outdone, Macaristan’ın aşırı sağcı lideri Viktor Orbán, Covid-19’un yayılmasından İranlı göçmenleri sorumlu tuttu.
131 Wallace, 2020a.
Kaynakça
Adams, Richard, 2020, “School Closures Could Wipe 3% from UK GDP, Ministers Warned”, Guardian (13 Mart).
Ali, S Harris, ve Roger Keil, 2006, “Global Cities and the Spread of Infectious Disease: The Case of Severe Acute Respiratory Syndrome (SARS) in Toronto, Canada, Urban Studies, volume 43, number 3.
Basketter, Simon, 2020, “Italian Workers Fight to Shape Response to Coronavirus”, Socialist Worker, 13 March 2020.
Boseley, Sarah, 2020, “Health Expert Brands UK’s Coronavirus Response ‘pathetic’”, Guardian, 12 Mart 2020.
Brower, Derek, Anjli Raval, David Sheppard ve Gregory Meyer, 2020, “Eight Days that Shook the Oil Market—and the World”, Financial Times (13 Mart).
Buckley, Chris, ve Steven Lee Myers, 2020, “A New Coronavirus Spread, China’s Old Habits Delayed Fight”, New York Times (1 Şubat).
Burnayi, Stephen, 2020, “How Profit Makes the Fight for a Coronavirus Vaccine Harder”, Guardian (4 Mart).
Cartwright, Frederick F, ve Michael B Biddiss, 2004, Disease and History (Sutton).
Choonara, Joseph, 2018, “The Political Economy of a Long Depression”, International Socialism 158 (spring), http://isj.org.uk/ the-political-economy-of-a-long-depression/
Chuang, 2020, “Social Contagion: Microbiological Class War in China” (Şubat), http://chuangcn.org/2020/02/social-contagion/
Daunton, Martin, 1995, Progress and Poverty (Oxford University Press).
Davis, Mike, 2006a, Planet of Slums (Verso).
Davis, Mike, 2006b, The Monster at Our Door: The Global Threat of Avian Flu (Owl Books).
Davis, Mike, 2020, “The Monster is Finally at the Door”, Links (12 March), http://links.org.au/mike-davis-Covid-19-monster-finally-at-the-door
Dehner, George, 2012, Global Flu and You: A History of Influenza (Reaktion).
Del Panta, Gianni, 2020, “Italian Worker Says ‘We are Ready to Fight’ for Coronavirus Action”, Socialist Worker, 15 Mart 2020.
Delamater, Paul L, Erica J Street, Timothy F Leslie, Y Tony Yang ve Katherine H Jacobsen, 2019, “Complexity of the Basic Reproduction Number (R0)”, Emerging Infectious Diseases, cilt 25, sayı 1.
Diamond, Jared, 1999, Guns, Germs, and Steel (W W Norton).
Edgecliffe-Johnson, Andrew, Peggy Hollinger, Joe Rennison ve Robert Smith, 2020, “Will the Coronavirus Trigger a Corporate Debt Crisis?”, Financial Times (12 Mart).
Engels, Friedrich, 1975 [1845], The Condition of the Working Class in England, Karl Marx and Frederick Engels, Collected Works, cilt 4 (Lawrence & Wishart) içinde.
Engels, Frederick, 1988 [1872], The Housing Question, in Karl Marx ve Frederick Engels, Collected Works, cilt 23 (Lawrence & Wishart).
Evans, Bergen, 1954, The Spoor of Spooks, and Other Nonsense (Knopf).
Ferguson, Neil M, Daniel Laydon, Gemma Nedjati-Gilani, ve diğer 28 yazar, 2020, “Impact of Non-Pharmaceutical Interventions (NPIs) to Reduce Covid19 Mortality and Healthcare Demand”, Imperial College Covid-19 Response Team (16 Mart).
Flecknoe, Daniel, Benjamin Charles Wakefield ve Aiden Simmons, 2018, “Plagues & Wars: The ‘Spanish Flu’ Pandemic as a Lesson from History”, Medicine, Conflict and Survival, cilt 34, sayı 2.
Forbes, 2020, “#153 Yan Zhi”, Forbes profile, www.forbes.com/ profile/yan-zhi/#1baa5fd570e8
GMB, 2020, “GMB Calls for Requisition of Private Hospital Beds in Fight Against Coronavirus”, GMB website (13 Mart), www. gmblondon.org.uk/news/gmb-calls-for-requisition-of-private-hospital-beds-in-fight-against-coronavirus.html
Godlee, Fiona, 2010, “Conflict of Interest and Pandemic Flu”, British Medical Journal, cilt 340.
Hermida, MG, A Elmoslemany, F Al-Hizab ve yedi diğer yazar, 2017, “Dromedary Camels and the Transmission of Middle EastRespiratory Syndrome Coronavirus (MERS-CoV)”, Transboundary and Emerging Diseases, cilt 64.
HSBC, 2018, “Wuhan: China’s Most Central City”, Sinopolis.
Horton, Richard, 2020, “Scientists Have Been Sounding the Alarm on Coronavirus for Months. Why did Britain Fail to Act?”, Guardian (18 Mart).
Hu, Ben, Xingyi Ge, Lin-Fa Wang and Zhengli Shi, 2015, “Bat Origin of Human Coronaviruses”, Virology Journal, cilt 12, sayı 221.
Hu, Ben, Lei-Ping Zeng, Xing-Lou Yang, ve diğer 14 yazar, 2017, “Discovery of a Rich Gene Pool of Bat SARS-related Coronaviruses Provides New Insights into the Origin of SARS Coronavirus”, PLOS Pathogens (30 Kasım).
Kant, Immanuel, 2007 [1782], “A Note to Physicians”, in Anthropology, History and Education (Cambridge University Press).
Kentikelenis, Alexander E, 2017, “Structural Adjustment and Health: A Conceptual Framework and Evidence on Pathways”, Social Science & Medicine, cilt 187.
Kollewe, Julia, 2019, “Number of Empty Homes in England Rises to More Than 216,000”, Guardian (11 Mart).
Kraut, Alan M, 2010, “Immigration, Ethnicity, and the Pandemic”, Public Health Reports, cilt 125.
Kuo, Lily, 2020, “Trump Sparks Anger by Calling Coronavirus the ‘Chinese Virus’”, Guardian (17 Mart).
Lahut, Jake, 2020, “5 Times Trump and US Officials Downplayed Coronavirus as the Administration Struggled to Prepare for the Growing Pandemic”, Business Insider(12 Mart).
Landler, Mark, Stephen Castle and Benjamin Mueller, 2020, “UK Shields Its Economy from the Virus, but Not Yet Its People”, New York Times, 11 Mart 2020.
Lin, George C S, 2004, “Evolving Spatial Form of Urban‐Rural Interaction in the Pearl River Delta, China”, The Professional Geographer, cilt 53, sayı 1.
Liu, William J, Yuhai Bi, Dayan Wang, George F Gao, 2018, “On the Centenary of the Spanish Flu: Being Prepared for the Next Pandemic”, Virologica Sinica, cilt 33.
Looi, Lai-Meng, ve Kaw-Bing Chua, 2007, “Lessons from the Nipah Virus Outbreak in Malaysia”, Malaysian Journal of Pathology, cilt 29, sayı 2.
Maruyama, Masayoshi, Lihui Wu and Lin Huang, 2015, “The Modernization of Fresh Food Retailing in China: The Role of Consumers”, Journal of Retailing and Consumer Services, cilt 30.
McNeill, William H, 1976, Plagues and People (Anchor).
Monto, Arnold S, and Chloe Sellwood, 2013, “History and Epidemiological Features of Pandemic Influenza”, in Jonathan Van-Tam and Chloe Sellwood (eds), Pandemic Influenza, 2. basım (CABI).
Morens, David M, Peter Dazak ve Jeffery K Taubenberger, 2020, “Escaping Pandora’s Box—Another Novel Coronavirus”, New England Medical Journal (26 Şubat).
Morris, Denise E, David W Cleary ve Stuart C Clarke, 2017, “Secondary Bacterial Infections Associated with Influenza Pandemics”,
Frontiers in Microbiology, cilt 8.
Myers, Steven Lee, 2020, “China Spins Tale That the US Army Started the Coronavirus Epidemic”, New York Times (13 Mart).
Neate, Rupert, 2020, “Super-rich Jet Off to Disaster Bunkers amid Coronavirus Outbreak”, Guardian (11 Mart).
Nordling, Linda, 2020, “‘A Ticking Time Bomb’: Scientists Worry about Coronavirus Spread in Africa”, Science (15 Mart).
Oddone, Elisa, 2020, “Thousands of Medical Staff Infected with Coronavirus in Italy”, Al Jazeera (18 Mart).
Paules, Catharine, and Kanta Subbarao, 2017, “Influenza”, Lancet, cilt 390.
Peeri, Noah C, Nistha Shrestha, Md Siddikur Rahman ve yedi diğer yazar, 2020, “The SARS, MERS and Novel Coronavirus (Covid-19) Epidemics, the Newest and Biggest Health Threats: What Lessons have we Learned?”, International Journal of Epidemiology, https://academic.oup.com/ije/advance-article/doi/10.1093/ije/ dyaa033/5748175
Perrone, Alessio, 2020, “How Italy Became the Ground Zero of Europe’s Coronavirus Crisis”, Wired (14 Mart).
Phoofolo, Pule, 1993, “Epidemics and Revolutions: The Rinderpest Epidemic in Late Nineteenth-Century Southern Africa”, Past & Present, cilt 138, sayı 1.
Pilling, David, 2020, “Coronavirus and the Collapse of Global Public Health”, Financial Times, (12 Mart).
Plender, John, 2020, “The Seeds of the Next Debt Crisis”, Financial Times (4 Mart).
Rao, Ganesh, 2020, “Coronavirus: What the Wealthiest 1% are Doing to Try and Avoid the Outbreak”, Sky News (11 Mart).
Roberts, Michael, 2020a, “Disease, Debt and Depression”, Michael Roberts blog, https://tinyurl.com/uav5jgf
Roberts, Michael, 2020b, “Let’s Get Fiscal”, Michael Roberts blog, https://thenextrecession.wordpress.com/2020/03/09/lets-getfiscal
Schneider, Mindi, 2017, “Wasting the Rural: Meat, Manure, and the Politics of Agro-industrialization in Contemporary China”, Geoforum, cilt 78.
Scott, Dylan, 2020, “Coronavirus is Exposing All of the Weaknesses in the US Health System”, Vox (16 Mart).
Sherman, Irwin W, 2007, Twelve Diseases that Changed our World(ASM Press).
Socialist Worker, 2020, “Anger Over Unsafe Work Conditions Spurs some Coronavirus Strikes”, Socialist Worker (16 Mart).
St Cavish, Christopher, 2020, “Commentary: No, China’s Fresh Food Markets did not Cause Coronavirus”, Los Angeles Times (11 Mart).
Standaert, Michael, 2020, “Coronavirus Closures Reveal Vast Scale of China’s Secretive Wildlife Farm Industry”, Guardian (25 Şubat).
Strauchs, Tiffany Y, 1998, “The History of Machupo Virus in Bolivia”, The Sloping Halls Review, cilt 5.
Steward, Heather, Kate Proctor and Haroon Sidique, 2020, “Johnson: Many more People will Lose Loved Ones to Coronavirus”, Guardian (12 Mart).
Stewart, Heather, Sarah Boseley, Peter Walker and Larry Elliott, 2020, “PM Tells Britons to Avoid Non-essential Travel and Contact”, Guardian (16 Mart).
Tamma, Paolo, 2020, “Coronavirus Sparks Nationwide Strikes in Italy”, Politico (13 Mart).
Tooze, Adam, 2018, Crashed: How a Decade of Financial Crises Changed the World(Allen Lane).
Trilla, Antoni, Guillem Trilla and Carolyn Daer, 2008, “The 1918
‘Spanish Flu’ in Spain”, Clinical Infectious Diseases, cilt 47.
Van der Bossche, Peter, Stéphane de La Rocque, Guy Hendrickx ve Jérémy Bouyer, 2010, “A Changing Environment and the Epidemiology of Tsetse-transmitted Livestock Trypanosomiasis”, Trends in Parasitology, cilt 26, sayı 5.
Wallace, Rob, 2009a, “Breeding Influenza: The Political Virology of Offshore Farming”, Antipode, cilt 41, sayı 5.
Wallace, Rob, 2009b, “The Agro-Industrial Roots of Swine Flu H1N1”, Farming Pathogens (26 Nisan), https://farmingpathogens.wordpress.com/2009/04/26/the-agro-industrial-roots-ofswine-flu-h1n1
Wallace, Rob, 2016, Big Farms Make Big Flu (Monthly Review Press).
Wallace, Rob, 2020a, “Coronavirus: Agribusiness would Risk Millions of Deaths”, interview, Marx21.
Wallace, Rob, 2020b, “Notes on a Novel Coronavirus”, MRonline, 29 Ocak 2020, https://mronline.org/2020/01/29/notes-on-a-novel-coronavirus
Wallace, Rob, Richard Kock, Luke Bergmann, Marius Gilbert, Lenny Hogerwerf, Claudia Pittiglio, Raffaele Mattioli ve Rodrick Wallace, 2015, “Did Neoliberalizing West African Forests Produce a New Niche for Ebola?”, International Journal of Health Services, cilt 46, sayı 1.
Wang, Jiaoe, Haoran Yang and Han Wang, 2019, “The Evolution of China’s International Aviation Markets from a Policy Perspective on Air Passenger Flows”, Sustainability, cilt 11.
Warner, Jeremy, 2020, “Have the Cavalry Ridden in too Early—or Are They Heading Off a Crash?”, Daily Telegraph (4 Mart).
WHO, 2017, “WHO MERS-CoV Global Summary and Assessment of Risk”, World Health Organization, 21 Haziran 2017.
WHO, 2019, “Recommended Composition of Influenza Virus Vaccines for Use in the 2020 Southern Hemisphere Influenza Season”, World Health Organization (Eylül).
WHO, 2020a, “Coronavirus disease 2019 (Covid-19) Situation Report—46”, World Health Organization (6 Mart).
WHO, 2020b, “Cumulative number of confirmed human cases for avian influenza A(H5N1) reported to WHO, 2003-2020”, World Health Organization (20 Ocak).
Wilder-Smith, Annelies, Calvin J Chew and Vernon J Lee, 2020, “Can We Contain the Covid-19 Outbreak with the Same Measures as for SARS?”, Lancet Infectious Diseases (5 Mart).
Yang, Yuan, and Kathrin Hille, 2020, “China factory index hits record low on coronavirus”, Financial Times (29 Şubat).
Yuan, Shawn, 2020, “How China is Using AI and Big Data to Fight the Coronavirus”, Al Jazeera (1 Mart).
Zhong, Raymond, and Paul Mozur, 2020, “To Tame Coronavirus, Mao-Style Social Control Blankets China”, New York Times (15 Şubat).
Zimmer, Ben, 2020, “Why Trump Intentionally Misnames the Coronavirus”, The Atlantic, 12 Mart 2020.
Zuboff, Shoshana, 2019, The Age of Surveillance Capitalism (Profile).