Özdeş Özbay
Son iki yıldır arka arkaya kitap yayınlayan Z Yayınları son olarak İngiliz Marksist Joseph Choonara’nın kitabını yayınladı. Kitap, Marx’ın olgunluk dönemi eseri olan Kapital’ini okumaya çalışanlar için bir kılavuz olarak hazırlanmış. Kapital için anlamanın çok zor olduğu söylenegelir. Oysa bu sadece kısmen doğru. Kapital’i okuyan günümüz insanı açısından ilk kez 1867 yılında yayımlanan bir kitabı anlamanın elbette çeşitli güçlükleri var. Bunların en önemlisi Marx’ın analizleri boyunca başvurduğu diyalektik yöntem. Günümüz okuyucusu açısından bu yazma biçimi son derece yabancı. Modern eğitim sistemi, üniversite eğitimi dahil esas olarak analitik yani nedensellik ilişkisi üzerinden eğitim veriyor. Bu şekilde hemen her şeyi neden-sonuç ilişkisi içerisinde okumaya, yazmaya ve anlamaya alıştığımız için baştan sona aynı süreçlerin çelişkili birlikteliğini bir emeğin bir de sermayenin gözünden anlatan bir analiz biçimini anlamak güçleşiyor. Ayrıca günümüzde “uzmanlaşmanın” yaygın kabulü nedeniyle de bütüncül analizler son derece karmaşıkmış gibi algılanıyor. O kadar ki bazı post-modern düşünürler tarafından “büyük anlatıların” yani bütüncül toplum analizlerinin anlamsız olduğu tezi üniversitelerde yaygın bir şekilde kabul edilmiş durumda.
Marx’ın Kapital’ini okumaktaki bir diğer zorluk ise Marx’ın eser boyunca kendi döneminin en önemli iktisatçıları, filozofları ve ekonomi politik yazarları ile polemiğe girmesi. Bu düşünürlere ve teorilerine yabancı olan bugünün okuyucusu eser içerisinde kendini kaybolmuş hissedebiliyor. Ancak bu zorluklar dışında Kapital son derece somut ve akıcı bir dille yazılmış bir eser. Zaten Marx tarafından bizzat işçilerin okuması için hazırlanmıştı. Bu nedenle önsözlerinden birisinde Marx, Kapital’in Fransız işçilerin okumasını kolaylaştırmak için fasiküller halinde yazılmasına onay verdiğini söylüyor. Choonara’nın da belirttiği gibi bizzat işçi sınıfı için ve sınıfı politik olarak güçlendirmek için yazılmış olan politik bir kitap Kapital.
Kapital tarihin çeşitli dönemlerinde yeniden ve yeniden keşfedilir. Tesadüf değil özellikle kriz dönemlerinde bu esere olan ilgi artar. 2008 küresel finans krizinden sonra da kitaba olan ilgi arttı. Tabi Marx’ın bu büyük eseri üzerine yazılan kitaplara da ilgi büyük oldu. Örnek olarak Terry Eagleton’ın 2011 yılında yayımlanan Marx Neden Haklıydı? kitabını verebiliriz. Ancak yukarıda bahsettiğim zorluklardan dolayı okuyucular Kapital’i anlatan kılavuzlara da yöneliyorlar. Bu kılavuzlar arasında günümüzde en fazla satan David Harvey’in Marx’ın Kapital’i İçin Kılavuz kitabı. Yaklaşık 40 yıldır üniversitede Kapital dersleri veren Harvey, Kapital konusunda neredeyse tartışmasız otorite olarak biliniyor. Choonara da bu yüzden kitabı boyunca Harvey’in Kapital yorumu ile ayrıldığı noktaları özel olarak vurguluyor.
Choonara’nın kitabı aslında üç cilt olan Kapital’in sadece birinci cildini anlatıyor. Ancak yeri geldikçe diğer ciltlerde daha ayrıntılı olarak girdiği noktaları vurgulamayı ihmal etmiyor. Kapital’i, Harvey’in belirttiği gibi bir soğan gibi düşünmek mümkün. Marx, soğanın merkezinden yani metadan anlatmaya başlıyor sonra da yaprak yaprak, emek, değer, artı değer, semaye, iş günü, manifaktür, fabrika, yeniden üretim vb. şeklinde her bir kesiti diğeri ile bağlayarak ilerliyor. Bu nedenle Kapital ancak sonuna kadar okunduğunda anlam kazanan bir eser. Bütün yapraklar üst üste konduğunda soğan bir bütün olarak ortaya çıkıyor. Ancak Marx birinci ciltte dolaşım sürecine ve finans, kredi, rant gibi konulara çok az giriyor. Dolaşım sürecini ikinci ciltte, bu iki sürecin birlikteliğiyle birlikte finans ve kredi sistemini üçüncü ciltte ayrıntılı olarak anlatıyor. Bu nedenle Choonara okuyucuyu birinci ciltte kalmamak gerektiği konusunda uyarıyor. Aksi halde okuyucu Marx’ın günümüz kapitalizmindeki finansallaşmaya dair hiçbir şey söylemediği gibi yanlış izlenimlere kapılabilir.
Choonara, yeri geldikçe Harvey ile ayrıldığı noktaları vurguluyor ancak Harvey ile bölümlere dair yorum farklılığından çok daha büyük bir ayrım noktası var. Choonara, Harvey’in Kapital’i anlatırken üretim süreci, dolaşım süreci ve finans, rant gibi süreçleri birbirine paralel yani aynı düzeyde analizler olarak anlattığını oysa bu düzeylerin yan yana değil üst üste olduğunu ve en temelde üretim süreci olduğuna özel bir vurgu yapıyor. Bu fark iki Marksist’i günümüz kapitalizminin analizinde ve dolayısıyla politik sonuçlarda önemli ayrılıklara itiyor. Ancak Kapital kılavuzunda Choonara bu güncel ayrılıklara fazla değinmiyor. Sadece Kapital’e dair yorum farklılıklarının politik farklılıklara da yol açtığını belirtmekle yetiniyor.
Kapital’i Choonara’nın kılavuzluğunda okumanın en önemli avantajı eseri günümüz kapitalizmine bağlaması. Bunu iki şekilde yapıyor. Ya bir bölümde anlatılan konunun günümüz Marksistleri arasında nasıl tartışılageldiğini çeşitli yazarlara ve eserlerine yer vererek vurguluyor ya da bir bölümde anlatılan sürecin günümüzde hangi değişikliklere uğradığını anlatarak bu değişimin Marksist analizini yapan örneklere yer veriyor. Kapital’i günümüz kapitalizmine bağladığı örnekler arasında belki de en önemli olanı yeri geldikçe Sovyetler Birliği’ndeki uygulamaların nasıl sosyalizmle alakası olmadığını aksine Kapital’de anlatılan birçok süreci ve ilişkiyi sürdürmesi dolayısıyla bir devlet kapitalizmi olduğunu vurguladığı bölümler. Bu konuyu merak edenlerin yine Z Yayınlarından çıkan ve Toni Clifff tarafından yazılmış olan Rusya’da Devlet Kapitalizmi’ni okumalarını öneririm.
Choonara’nın kılavuzunun bir önemli yönü daha var. O da Marx’ın birçok bölümünde yabancılaşma ve buna karşı insan özgürlüğü konusunda yaptığı analizlere özel vurgu yapması. Bu çok önemli çünkü Marx’ın Stalinist yorumları Marx’ın özgürlük anlayışını görmeksizin Marx okuması yapıyorlar ve Sovyetler Birliği’nde yaşanan baskıcı dönemi sahipleniyorlar. Benzer şekilde birçok anti-Marksist düşünür de Sovyetler Birliği örneğine bakarak Marx’ın bütün bir dünyayı açık hava fabrikaya çevirmeye çalıştığı sonucuna varıyor. Oysa Choonara’nın birçok bölümde satır aralarında anlatılan yabancılaşma ve özgürlük konularının ısrarla altını çizmesi bu tarz Marx okumalarının da eleştirisi olmuş oluyor. Hatta yeri geldiğinde bu konulardaki vurguların altını daha da kalın çizmek için Alman İdeolojisi gibi Marx’ın diğer eserlerinden de faydalanıyor. Bu aynı zamanda Althusser’in iddia ettiği epistemolojik kopuş tezini de çürütmeyi hedefliyor.
Chonaara’nın yazdığı kılavuz Kapital’in yerine okunmamalı. Kapital kesinlikle başlı başına okunması gereken bir kitap. Marx’ın Kapital’i İçin Okuma Kılavuzu ise Choonara’nın da girişte belirttiği üzere Kapital’i okumaya çalışanlar için ve özellikle de okuma grupları için bir kılavuz niteliğinde hazırlanmış. Ancak yine de kitabı, bir kılavuz olarak okuyabileceğiniz gibi Kapital’i okumaya girişmeden önce genel bir bilgi sahibi olmak veya okuduktan sonra hızlı bir özet okumak için de edinebilirsiniz.