Memet Uludağ
8 Aralık 2022 akşamı Dublin şehir merkezinde yaklaşık 200 kişilik bir eylem organize etmiştik. Son birkaç aydır ülke tarihinde ilk defa stratejik ve giderek iyi organize olan bir aşırı sağ-faşist hareketlilik başlamıştı. Daha çok işçi sınıfı yoğunluklu bölgelerde gelişen bu hareketlilik yüzlerce katılımlı eylemler düzenliyor ve fiziksel şiddet tehditleri ile mülteci barınma merkezlerine yürüyordu. Kesin olan, daha önce dağınık ve rastgele oluşan (ve her seferinde geri püskürtülen) bu çok küçük ırkçı aşırı sağ-faşist hareket, nitelik ve nicelik olarak tehlikeli bir gelişim göstermişti. Aşırı sağ ve faşizm Avrupa siyasetinin ve tarihinin bir parçası. Bu güçler sadece bir ekonomik veya toplumsal kriz nedeni ile ortaya çıkmıyor elbette. İrlanda’nın içinde bulunduğu çok derin konut ve evsizlik krizi ve son aylarda artan Ukraynalı ve diğer mülteci sayıları bu güçlere örgütlenme ve eylemlilik için iyi bir bahane olmuştu. Her yerde olduğu gibi, aşırı sağ-faşist hareket evsizlerin hakkını arama maskesi altında ırkçılığı örgütlüyordu. İşin en tehlikeli yanı ise mahalle bazında gelişen bu eylemlere yerli halktan insanların da katılması idi. ‘’Mültecilere değil, İrlandalılara ev’’ sloganları ile başlayan eylemler giderek daha da ırkçı ve şiddet içeren çağrılara dönüşmüş ve birkaç yerde fiziksel saldırılar olmuştu.
Korku, endişe, karşı örgütlenme çabaları ve sol cephede taktik-strateji tartışmalarının yaşandığı, çoğunlukla ‘eylemsizlik’ olarak tanımlanabilecek bir süre geçmiş ve bu dönemde faşist bir grup ilk defa 8 Aralık akşamı Dublin şehir merkezine yürüyeceğini ve şiddetten kaçınmayacağını ilan etmişti. Anti-faşist birleşik cephe çabalarımız ilerliyordu ama sokağın, şehir merkezinin bu güçlere terkedilmesi riski vardı. John Molyneux ile kurucusu olduğumuz ve uzun zamandır birlikte çalıştığımız United Against Racism (Irkçılığa Karşı Birleştik) üyeleri ile yaptığımız genel toplantıda karşı eylemlilik için duyulan endişe çok belirgin idi. ‘’Ya sayımız onlardan az olursa’’, ‘’ya bizim eyleme kimse gelmezse’’, ‘’ya fiziksel saldırıda bulunurlarsa’’ gibi bir sürü endişe vardı. Diğer örgütlerden de çok istekli bir yanıt gelmiyordu. 4 Aralık gecesi yaptığımız toplantıda John’dan faşizmle mücadele geleneğinden ve çıkarılan derslerden bir analiz yapmasını ve neden karşı eylem düzenlememiz gerektiği konusunda argümanları açıklamasını istemiştim. John sadece dersleri anlatmadı. Politik olarak neden karşı eylem organize etmemiz gerektiğini, bunu nasıl yapabileceğimizi anlatarak kafalarda bir netlik, planlı bir sabırsızlık ve ayağı yere basan bir politik cesaret duygusu oluşturdu.
8 Aralık akşamı, United Against Racism olarak o dönemin ilk şehir merkezli anti-faşist eylemini organize ettik ve faşistlerin yürüyecekleri meydanda toplandık. O soğuk ve çivi gibi yağan yağmurlu gecede sayıları bizden az olan faşistler son anda karar değiştirip yarı yoldan geri döndüler. Şehir merkezine çıkamadılar. Bir yandan birleşik cephe kurma çabalarımız olan, öte yandan anti-faşist eylemler konusunda henüz her konuda anlaşamadığımız pek çok yoldaş bizi dikkatle izlemişti o gece.
8 Aralık Perşembe akşamı o eylem John’u son gördüğüm zamandı. Eylem sonrası bir grup bir pubda toplanmış ve eylemi değerlendirmiştik. Hafta sonu John, Savaş Karşıtları Derneği’nin toplantısına katılacak, Pazar günü ise birlikte, John’un kurduğu ve öncülük ettiği Global Ecosocialist Network (Küresel Eko Sosyalist Ağ) toplantısında buluşacaktık. John, Cumartesi akşamı, Savaş Karşıtları Derneği toplantısından, omzunda içi bildiriler, kitaplar ve yanından hiç eksik etmediği, editörlüğünü yaptığı teorik dergimiz Irish Marxist Review ile dolu çantası ile evine dönerken sokakta fenalaşmış ve oracıkta ölmüştü. Haberi o gece Nürnberg’de aldım. John’un partneri sevgili dostum Mary haberi bir Filistin dayanışma konserindeyken almış ve hastaneye giderken beni aramıştı. ‘’İlk seni arıyorum, henüz kimseye söylemedim ve bunu söylemenin başka bir yolu yok’’ dedi; ‘’John’u kaybettik. Ani bir ölüm’’.
11 Ocak’ta, bu sefer birleşik cephe olarak şehir merkezinde aşırı sağ-faşistlerin karşısına çıktık. 6 Şubat’ta United Against Racism’in çağrısıyla, bu sefer daha da büyük bir birleşik cephe olarak sokağa çıktık. Sayımız ve cesaretimiz giderek artıyordu. 18 Şubat ise bir dönüm noktası oldu. Yüzden fazla örgütün katkısı ile 50 bin kişilik bir yürüyüş ve eylem düzenledik. Aşırı sağ-faşistler tamamı ile geri püskürtülmese de artık güç bizde idi.
United Against Racism’i 2015 yılında bir grup ırkçıya karşı göçmenlerin gittiği bir camiyi savunmak üzere organize ettiğimiz bir eylem sonrası kurmuştuk. Geçen bunca zamanda John’un bu harekete, İrlanda sosyalist mücadelesine olduğu gibi, büyük emeği geçmişti. Ve pek çok insanın dillendirdiği gibi, 18 Şubat’ta 50 bin kişinin katıldığı ırkçılık karşıtı eylemin tohumlarını 8 Aralık’ta atanlardan biri de John Molyneux idi.
John çok yakın bir dost ve yoldaşımdı. Ölümü sadece biz yakın dostları ve yoldaşları değil, tüm dünyada sosyalistleri derin bir üzüntüye boğdu. O, partisi ve sosyalist mücadeleye olan büyük sadakati bağımsız ve özgür düşünce gücü ile birleşen, Marksist pratiği ile pek çok alanda, pek çok yerde yoldaşlarına yol gösteren bir devrimci idi.
John’u tanıyanlar onun ne kadar tatlı dilli ve mütevazi olduğunu söyler. Haklılar. John’un dili, en karmaşık konuları henüz bilgisi olmayan yoldaşlarına anlatış biçimi; kapısına gelen herkese evini açması; kimden olursa olsun, soru soran, üniversitede dersi için araştırma ve bilgi isteyen her e-postaya yanıt vermesi; bir yandan “Sanatın Diyalektiği” (The Dialectics of Art) kitabını yazarken öte yandan mahallesinde partimiz People Before Profit (Kârdan Önce İnsan) haftalık standında karşısına kim çıkarsa çıksın tüm dikkatini vererek konuşması, bir güç, en güzeli ile bir Marksist pratik örneği idi. John’un mütevaziliği onun Marksizm’inde veya sosyalist mücadele pratiğinde değil, etrafındakilerle, daha da önemlisi işçi sınıfı ile kurduğu ilişkilerde idi.
John, ‘sol-ünlü’ sendromundan hiç nasibini almamış, bir Pazar günü dünyaca bilinen bir Marksist ile eko-sosyalizm ve ‘ekonomik küçülme’ teorisini tartıştıktan sonra 13 yaşında bir gençle oturup ‘duvar resimleri bir vandallık mıdır, değil midir?’, uzunca onu konuşan biri idi. Son grevin 40 yıl önce yaşandığı işyerimde grev çağrısı hazırlığındaydık ve John’u organizasyon toplantısına davet etmiştik. Grev boyunca bizimle olan John pek çok işçinin ilgisini çekmiş ve saygısını kazanmıştı.
Georg Lukács, Lenin biyografisinde, Lenin’in düşüncesinin özünde ‘devrimin gerçekliği’ olduğunu yazıyordu. Bununla kastettiği, Lenin’in Marksizmi pratik bir gerçeklik olarak işçi sınıfı devrimine kavuşturduğu idi. Devrim, sadece uzak bir hayal ya da kızıl bayrağı taşıyanlar için retorik bir güzelleme değildi. Devrim, her ciddi Marksist’in taktik ve stratejisine yön veriyordu. John katıksız bir Bolşevik, önemli ve üretken bir Marksist teorisyen ve devrimci idi.
Bütün ömrünü Marksizmin gelişimi ve devrimci pratiğe adayan John pek çok dile çevrilen onlarca kitap, yüzlerce makale yazdı. Bunlar hem teorik hem de pratik anlamda uluslararası sosyalist mücadele için çok önemli bir katkı oldu.
John, Uluslararası Sosyalist Akım’ın (IST) önemli bir üyesiydi ve partimiz Socialist Workers Network (Sosyalist İşçi Ağı) IST koordinasyon komitesi temsilcisi idi. John, IST’yi aşağıdan sosyalizm düşüncesinin geliştiği temel olarak gördü ve son kitabı “Selected Writings on Socialism and Revolution”u (Sosyalizm ve Devrim Üzerine Seçilmiş Yazılar) İngiltere Sosyalist İşçi Partisi’nin kurucusu Tony Cliff ’e adadı. John’u anma yazısında Kieran Allen’in belirttiği gibi,
John asla eleştirel olmayan bir takipçi olmadı. O, devrimci değişim projesinin nasıl ilerletilebileceğini derinlemesine düşünen aktif bir devrimciydi. Bu, bazen onu onlarca yıldır eğiten gelenekten farklı düşünmek anlamına geliyordu. Böylece John, İrlanda›daki düşünce ve strateji ortaklığı yaptığı devrimci yoldaşları ile bir geçiş organizasyonu olan People Before Profit’i kurmayı coşkuyla savundu.
Geçiş organizasyonundan kasıt, devrimcilerin hakimiyetinde olmasına rağmen, Marksist olmayan görüşlere sahip olanlara da açık olan ve kendi başına ‘devrimci’ olmayan bir örgüt idi. Amaç, pek çok küçük devrimci grubun içine düştüğü sekter çarklardan kurtulmaktı. Bu da işçi sınıfından onlarca yıllık izolasyonla kopmamış bir devrimci partiyi kurmak anlamına geliyordu. John Irish Marxist Review’de yayınladığı ‘What is People Before Profit?’ (People Before Profit Nedir?) başlıklı yazısında konuyu detayları ile anlatıyor.1
John ile dostluğumuz 10 yıl önce Dublin’de bir eylemde ilk defa yüz yüze tanışmamızla başlamıştı. Geçen yıllarda dostluğumuz derinleşmiş ve pek çok alanda birlikte çalışmıştık. Ben sadece bir yoldaşımı, çok önemli bir Marksist eğitmeni ve eylem birlikteliği yaptığım önemli bir insanı kaybetmedim. Bir dostumu kaybettim. Kimi zaman sabahlara kadar yaptığımız sohbetleri, neredeyse her gün iki-üç kez yaptığımız telefon konuşmalarını, kitaplarla dolu odasında kampanyalarla veya yazmakta olduğu son kitabı ile ilgili tartışmalarımızı, John ile Türkiye’ye yaptığımız politik gezileri, bütün bunları içimde bir boşluk ve derin bir kayıp duygusu ile hatırlıyorum. John İstanbul’da Marksizm toplantılarına, Dikili’de yaz kampına her anlamda büyük katkılar sunmuştu. John ile toplantılar veya eylemlerden sonra kaybolup uzun sohbetlere girdiğimiz Dublin mekanları benim için önemli politik anılardır. Dağınık bir adamdı John. Aklı ne kadar organize ise masası ve kullandığı teknolojiler o derece dağınıktı. Hiç bitmeyen teknoloji sorunları olurdu. Ama bu onu durdurmadı. John, son yıllarda yayınladığı videolar ile Marksist teorinin pek çok konusunu herkes tarafından anlaşılabilir bir dille anlattı. Bugün pek çok insan bu videolardan yararlanmaya devam ediyor.
Mary’nin anlatımıyla, John size bir bardak çay yaptıktan sonra mutfağa bahar temizliği gerekirdi. John’un poker oyunculuğu günleri anıları, satranç tutkusu – ve yeteneği–, Cliff, Harman ve niceleri ile olan anıları her zaman keyifli bir sohbetin parçası olurdu. Dinleten ama dinleyen bir bilgeydi. Neşeli bir insandı.
John ve partneri Mary evimizin sık ziyaretçileriydi. Bazen kızım Freya ile girdikleri sohbetleri uzaktan dinlemek benim için büyük keyifti. Geçenlerde bir öğretmen derste şaka yollu cinsiyetçi bir söylemle ‘’çamaşır makinası en tehlikeli icat, kadınlara daha çok boş zaman verdi’’ deyince 5 kız bir olup, kaş göz işareti ile uzaktan anlaşıp dersi terk etmişlerdi. Şaşıran öğretmene ise verdikleri yanıt ‘’cinsiyetçi bir derste durmayız’’ olmuştu. Büyük endişe ile eve gelen kızım, ama olsun ceza alsak bile John bizimle gurur duyardı diyerek kendini rahatlatıyordu.
John ile bir lisede düzenlenen ‘Eşitlik ve Çeşitlilik’ konulu bir organizasyona davet edilmiştik. Yüzlerce öğrenciye yaptığımız konuşma, özellikle de John’un anlatımı çok büyük ilgi görmüştü. Gençler toplantı sonrası etrafımızı sarıp uzunca süre bizimle sohbet etmişti. Geçen yıllarda ırkçılığa karşı kampanya organize edip aralarında para toplamışlar ve bu parayı United Against Racim’e bağışlamaya karar vermişler. Ne mutlu bize, ne mutlu John’un bıraktığı bu mirasa.
John ile ilgili pek çok kişi anma yazıları ve makaleler yazdı. Pek çok kişi bunları bana gönderdi ve olabildiğince elime geçenleri bir sitede topladım.2
Sitede John’un kurduğu, katkı sunduğu pek çok kampanya ve yayınları-videolarının linkleri de var. Bunlar bize çok önemli katkılar sunmaya devam ediyor.
2017’de yazdığı kitap ‘Lenin for Today’ (Günümüz için Lenin) önsözünde John şöyle diyor:
Mary ile Atina sokaklarında dolaşırken bir duvar yazısı gördük. ‘’68 Mayıs’ını geçin. Mücadele Şimdi!’’ yazıyordu. Mayıs 68 benim için çok şey ifade ediyor… Ama bu duvar yazısının ruhu bende yanıt buldu… Ve umarım bu ruh bu kitabın ruhunu yansıtıyor…
Belki de John’u tanımlayan kısacık ama önemli bir paragraf bu.
John yıllar boyunca yazdığı makaleleri yeni bir kitap olarak yayınladı. Selected Writings on Socialism and Revolution (Sosyalizm ve Devrim Üzerine Seçilmiş Yazılar). Ana temalar arasında işçi sınıfı, devrim, devrimci parti, sosyalizm, felsefe, İrlanda, iklim değişikliği ve eko sosyalizm vardı. Bunlardan biri son döneme ait, “Günümüzde Sosyalizm ve İşçi Sınıfı” başlıklı yazı idi. İlk yazdığında bana göndermiş ve üzerinde uzunca konuşmuştuk. John, günümüz işçi sınıfı ile ilgili çok düşünür ve sürekli önemli konuları gündeme getirirdi.
John’un son yıllarda partimiz Sosyalist İşçi Ağı ve Kârdan Önce İnsan yanında çok emek verdiği alanlar arasında eko sosyalizm, ırkçılık karşıtlığı ve Marksizme yaptığı katkılar vardı. Ama yine bir başka yoldaşın yazdığı gibi,
Bütün bunların yanında bu 70’lerinde gencin aktivizmini unutmamak gerekiyor. Parti biriminde canla başla çalışan bir John, kapı kapı bildiri dağıtan John, Savaş Karşıtları, United Against Racism, Extinction Rebellion (Yokoluş İsyanı) aktivisti John, Global Ecosocialist Network’u yöneten John…
Bu aktivizmde John’un ‘suç ortağı’ ve en yakın arkadaşı olarak ben de ihbar edilmiştim. ‘’Bu aktivizm kimi çok karanlık zamanlarda yanan iki mum gibiydi,’’ demiş yazar: ‘’Dublin’de faşistler harekete geçtiğinde harekete geçen iki yoldaş.’’
Bu suç ortaklığını, John’un yoldaşı, öğrencisi ve dostu olmayı kabul ediyorum. John’un anısını en iyi şekilde yaşatmanın sosyalizm mücadelesine devam etmek olduğunu düşünüyorum. İçimizdeki üzüntü ve John’un yokluğu ise bunun bir parçası.
Etrafımız John’un dokunduğu, eğittiği, okur-yazar yaptığı, dost olduğu bir sürü insanla dolu.
Sevgili Dostum John,
Seni özlüyoruz. Birlikte geçirdiğimiz günlerin ve mücadele birliğinin anısı bizler için asıl gelecekle ilgili, sadece geçmişle değil.
Seni kaybedeli daha dün gibi ama zaman hızlı geçiyor. Yas tutmanın Marksist bir tanımı ya da analizi var mı bilmiyorum. Burjuva akademisinin ve psikolojisinin bazı formülleri var (buna yas evreleri diyorlar) ama bunlar bana bir şey ifade etmiyor. Sosyalist bir toplumda insan nasıl yas tutar? İşte sana bir soru.
Yoldaş Mary ile seni anıp kâh gülüyor, kâh hüzünleniyoruz. United Against Racism büyümeye devam ediyor. Savaş Karşıtları Derneği de yola devam. Küresel Eko Sosyalist Ağı toparlandı. İlk uluslararası üye toplantımızı yaptık. Kuzey’de seçimlere giriyoruz. Güney’de Sosyalist İşçi Ağı ve Kârdan Önce İnsan büyümeye devam ediyor. Irkçılara gelince, hatırlar mısın, bu yaz büyük bir anti-faşist festival düzenleyecektik, o da ilerliyor. Irish Marxist Review artık yeni bir editöre sahip ve bir sonraki sayıyı Haziran’da çıkarıyoruz. Sen demiştin, kimsenin gözü arkada kalmaz bu mücadelede. Bir sürü yeni insan, aktivist, teorisyen ve devrimci mücadeleye devam eder.
Aynen öyle olacak John.
Dipnotlar:
- https://irishmarxistreview.net/index.php/imr/article/view/448/432
- http://www.rememberingjohnmolyneux.info/