Alex Callinicos
Chris Harman 67’inci doğum gününün arifesinde, 2009 yılının 6 Kasım’ı 7 Kasım’a bağlayan gecesi aniden hayatını kaybetti. Öldüğünde International Socialism dergisinin editörlüğündeki üçüncü dönemini sürdürüyordu. Chris’in ölümünün ardından bu derginin editörlüğünü ben üstlendim. On yılın ardından bu görevi bırakıyorum, benim yerimi Chris ile birlikte hem Socialist Worker gazetesinde hem de yardımcı editör olarak International Socialism dergisinde çalışmış olan Joseph Choonara alacak. Dolayısıyla Chris’in önemini yeniden ele almak için uygun bir zaman.1
Ayakları Yere Basan Bir Marksist
Chris Harman, ölümünden on yıl sonra neden hâlâ önem taşıyor? Onun önemini özetlemek için, Chris’in 20. yüzyılın sonu ve 21. yüzyılın başında klasik bir devrimci Marksist entelektüel olmanın mümkün olduğunu gösterdiğini söyleyebilirim. Perry Anderson’ın Karl Marx ve Friedrich Engels’in klasik Marksizmini, onun büyük teorisyenlerinin burjuva akademilerinden dışlanıp işçi hareketiyle organik olarak bütünleştiği İkinci ve Üçüncü Enternasyonallerin Marksizmini ve önde gelen kişiliklerinin siyasal faaliyetten uzakta kalem oynatan akademisyenler olduğu İkinci Dünya Savaşı sonrası Batı Marksizmini karşılaştırması herkesçe bilinir.2 Anderson 1970’lerin başında bunu yazdığı zaman aradaki tezat bir parça abartılmıştı; Jean-Paul Sartre, Galvano della Volpe, Louis Althusser, Lucio Colletti gibi önemli şahıslarla İtalyan işçicilerinin yazıları, yalnızca işçi sınıfı içinde derin köklere sahip kitlesel Komünist partilerin içindeki ve çevresindeki tartışmalar bağlamına oturtulduğunda anlaşılır. Bugün bu partiler büyük ölçüde ortadan kalktı ve Marksist entelektüel üretim neredeyse yalnızca akademide yoğunlaşmış durumda.
Chris bu arka plana keskin bir tezat oluşturuyordu. 1960’ların öğrenci hareketinin zirvesinde doktora tezini bırakarak, bir akademisyen olmak yerine, 1977’den sonra Sosyalist İşçi Partisi (SWP) adını alacak olan Enternasyonal Sosyalistler’de tam zamanlı işçi olarak çalışmaya başladı. Farklı zamanlarda SWP’nin yayınlarının her üçünün de –International Socialism, Socialist Review, Socialist Worker– editörlük görevini yürütmesinin yanında, son derece nitelikli bir dizi eser verdi. Elbette onun da tıpkı diğer SWP entelektüelleri gibi canlı bir modeli vardı: Uluslararası Sosyalist geleneğin kurucusu olan Tony Cliff. Cliff, Marksist teoriye tam anlamıyla hâkimdi ve onu çok yaratıcı bir şekilde kullanıyordu. Bunun en dikkat çekici örneği 1940’ların sonunda SSCB’nin ve “sosyalist” olarak anılan diğer toplumların gerçekte bürokratik devlet kapitalizminin örnekleri olduğu teorisini geliştirmesiydi. Chris ve benim gibi Cliff ile birlikte SWP liderliğinde yer alanlar, onun olağandışı pratik enerjisine ve dönemin ana siyasal görevi olarak belirlediği konuya neredeyse takıntılı bir şekilde odaklanabilme becerisine büyük hayranlık ve saygı besliyorduk.
Dolayısıyla Harman, Cliff ’in izinden gitti. Cliff ise “yüzyılın gece yarısında”, geleceğin faşizm ve Stalinizm’de gibi gözüktüğü 1930’lar ve 1940’larda Troçkist hareketi biçimlendiren daha eski bir kuşağın parçasıydı.3 Chris ileri kapitalist toplumlarda burjuva demokrasisini sağlamlaştıran, İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki uzun ekonomik büyüme döneminin çocuğuydu. O dönemde, onun kuşağındaki devrimciler Güney Avrupa’daki diktatörlükler ve Weathermen, Baader-Meinhof ve Kızıl Tugaylar’ın terörist maceraları dışında kendilerinden öncekiler için norm haline gelen hapis ve sürgün tecrübelerinden büyük oranda sakınabildiler.4 Akademi, özellikle yakın zaman sonra, yaşanacak devrimci bir atılım umutlarının 1960’ların sonu ve 1970’lerin başında sınıf mücadelesinde yaşanan büyük yükselişin sona ermesiyle birlikte yok olmasının ardından, Isaac Deutscher’in sözleriyle; “kaos halinde debelenen bu dünyayı uzaktan ve dikkatle izlemek” için görece rahat bir sığınak sağlayabilirdi.5
Deutscher için “fildişi kule” benzetmesi, devrimci örgütü inşa etme pratiğiyle mesafelenmeyi meşrulaştırıyordu. Ancak bu görevden vazgeçmeyenlerden biri olan, 1960 kuşağından çıkan olağanüstü bir Marksist entelektüel olarak Harman’ın en yakın mevkidaşlarından biri sayılabilecek Daniel Bensaïd bile yirmi yıl boyunca, Devrimci Komünist Birlik ve Dördüncü Enternasyonal’de çalışma yürüttükten sonra – her ne kadar Birlik’te ve onun ardılı Yeni Antikapitalist Parti’de önde gelen figürlerden biri olmaya devam etse de – Vincennes-Saint-Denis’deki Paris Üniversitesi’nde felsefe öğrenimi gördü. Bu yolun yüz kızartıcı hiçbir tarafı yoktur; ben de kendime bu yolu seçtim, ama bence insanın Marksizmine farklı bir tarz katıyor ve yazma biçimini etkiliyor. Bensaïd nesirde parlak bir üsluba sahipti ama yoldaşlarından birinin bana bir seferinde söylediği gibi; o “bir şeyin etrafında dolanarak yazar ama kullandığı canlı imgeler yoluyla, o konu hakkında daha doğrudan yazsa yapabileceğinden çok daha etkili çağrışımlar yaratmayı başarır.”6
Harman’ın yazılarında böyle bir dolaylılık veya üstü kapalılık yoktur. Jerry Cohen, Jon Elster ve John Roemer gibi Analitik Marksistlerin kendileri için kullanmaları tamamen hatalı olan kavramla söylersek, Harman ayakları yere basan (no-bullshit) bir Marksistti. İyi yazardı, ama sade ve gösterişsiz bir tarzı vardı. Ayrıca karmaşık fikirleri kolay anlaşılabilir bir şekilde ifade etmek için büyük çaba gösterirdi. Yazdığı son metinlerden biri Fransız komünist filozof Louis Althusser’in eleştirisiydi ve ondan hiç hoşlanmamasının nedenlerinden biri de bazen Althusser’in yazılarına damgasını vuran dolaylılık, biçimsellik ve gösterişli dilin birleşimiydi. Bir editör olarak Harman, herhangi bir gösteriş belirtisine karşı acımasız olabiliyordu. International Socialism için yazdığı ve bugün hâlâ kullandığımız üslup rehberi şöyle uyarılarla doludur: “Kendinizi bilgili göstermek için az kişinin anlayacağı kelimeleri ve deyimleri kullanmayın (hepimizin arada sırada düştüğü bir durum).”
Üsluba olan bu yaklaşım politikti. George Orwell ünlü makalesi “Politika ve İngiliz Dili”nde kötü yazımın mantıklı düşünmeyi engellediğini ve böylece “savunulamaz olanın savunusuna” – örneğin “Hindistan’da İngiliz yönetiminin sürmesi, Rus tasfiye ve sürgünleri, Japonya’ya atom bombası atılması” – katkıda bulunduğunu savunuyordu.7 Harman da aynı fikirdeydi: Joseph Choonara “Harman’ın editörlüğündeki Socialist Worker’da çalışmaya başlayacağım zaman, bana editör tarafından verilen hazırlık materyali Orwell’in makalesiyle Harold Evans’ın Gazeteciler için İngilizce kitabından ibaretti,” diye anlatır. (Sanırım ikincisi Gazeteciler, Editörler ve Yazarlar için Temel İngilizce adıyla hâlâ basılıyor.)”8 Ama Harman’ın üsluba yaklaşımındaki siyasette daha belirli bir yorum vardı. Cliff ’in devlet kapitalizmi teorisi, Stalinizmi kapitalist üretim biçiminin bir alt türü olarak tanımlayarak, Marx’ın işçi sınıfının kendini özgürleştirmesi olarak kavradığı sosyalizmin yeniden ifade edilmesine olanak sağladı. Değişimin öznesi işçilerse, sosyalistler de onların anlayacağı şekilde konuşmalı ve yazmalıydı, böylece işçiler Marksizmi sahiplenebilirdi.
Sade bir şekilde yazma yönündeki tercih, Enternasyonal Sosyalizm (IS) geleneğinde ortak bir özelliktir. Cliff de ayakları yere basan bir Marksist’ti. Ancak Cliff ’in ardından, bu gelenekte bu tür bir Marksist olup özgün düşünsel katkılarda bulunanlar içinde Harman öne çıkar.9 Chris’in ürettikleri gibi geniş ve kapsamlı bir yazılar bütününü özetlemek zor olsa da üç ana tema belirlenebilir. İlki siyasal iktisadın Marksist eleştirisi, ikincisi son derece başarılı kitabı Halkların Dünya Tarihi ile doruğa ulaşan kitle mücadelelerinin tarihi ve daha genel anlamda tarihsel materyalizm, üçüncüsü ise devrimci strateji ve taktiklerdi.10 Görece kısa bu makalede bu alanlardan ilkine, Marksist düşüncenin en merkezi alanına yaptığı katkılara yoğunlaşacağım ama kaçınılmaz bir şekilde, tek başlarına ayrıntılı bir şekilde incelenmeyi hak eden diğer alanlarla da bağlantılar kurulacak. Dahası göreceğimiz gibi Harman’ın siyasal iktisadın eleştirisine olan yaklaşımı, onun tarihsel materyalizme olan daha genel yaklaşımına da örnek oluşturmaktadır.11
Uluslararası Sosyalizm Geleneğini Yenilemek
Chris’in siyasal iktisadın Marksist eleştirisi alanındaki önemi nispeten yavaş gelişti. 1960’larda ve 1970’lerin başında kaleme aldığı yazılarından teorik olarak en önemli olanları – 1968-1969’da yazdığı “Parti ve Sınıf ” öne çıkan bir istisnaydı – Stalinizm alanındaydı. “Rusya: Devrim nasıl yenildi?” (1967) makalesinde onun köklerini, “Stalinist Devletler” (1970) makalesinde ise güncel dinamiklerini ele aldı.
Ancak onun kendi çabasıyla önemli bir ekonomist teorisyen olarak güvenle ortaya çıkışı, asıl olarak 1969’da Dördüncü Enternasyonal lideri Ernest Mandel ile yürüttüğü bir polemikle gerçekleşti. Bu polemikte Harman, Mandel’in karşı saldırıya geçtiği Micheal Kidron’u savunuyordu. Kidron o dönemde IS’in önde gelen ekonomistiydi. Kaçınılmaz olarak ana tartışma konularından biri Stalinist toplumların devlet kapitalizmi olarak mı, yoksa Mandel’in ileri sürdüğü gibi bürokratik işçi devletleri olarak mı anlaşılması gerektiğiydi. Mandel argümanını, Marx’ın kapitalizmin zorunlu olarak meta üretimini gerektirdiği iddiası üzerine kuruyor ve bu meta üretimini – SSCB ve ona benzer ülkelerde yalnızca sınırlı biçimlerde var olan – serbest piyasayla eşitliyordu.12
Harman’ın buna cevabı, kendi ifadesiyle “meta üretiminin net bir analizi” oldu:
Marx’ın meta üretimi analizinin merkezinde, bu üretim yoluyla bireylerin emeğinin, sosyal ilişkiler içine girdikleri diğer tüm bireylerin emeğiyle, bilinçli bir şekilde değil, emeklerinin ürünleri arasında bulunan ilişkiler yoluyla, nicel olarak bağlantılandığı düşüncesi yer alır. Bu da bizzat üretim sürecinin kendi dışındaki güçler, yani onun maliyeti ile başka bir yerde gerçekleşen üretimin maliyeti arasındaki ilişki tarafından belirlendiği anlamına gelir. ‘Ortak üretimin, üretim maliyeti tarafından düzenlenmesi söz konusudur, … ürün, belli bir miktar genel emeğin, toplumsal emek süresinin gerçekleşmiş şekli olarak kendisiyle bağlantılanır.’ Tekil bir meta üreticisi için bunun anlamı, onun üretim yöntemlerinin – doğayla ve üretim sürecindeki diğer insanlarla kurduğu kendine özgü ilişkinin – tüm diğer üreticilerin üretim yöntemlerinde planlanmamış ve kuralsız değişimler meydana geldiği için, sürekli olarak değişmesidir. Bu meta üretimi, hem – emek sarf etme kapasitesi olan – emek gücü hem de bu emeğin ürünleri, bir fiyatı olan metalara dönüştüğünde, kapitalist üretim halini alır. Emeğin fiyatı (yani maaşlar) sömürücüler arasındaki planlanmamış sosyal etkileşimler tarafından belirlenir. Bu etkileşim, emeği sömürenlerin her birini tarihsel ve kültürel olarak belirlenen en düşük miktardan bir kuruş fazlasını ödememeye zorlar. Bu zamana kadar söylediklerimizi şöyle özetleyebiliriz: Evet, kapitalizm Mandel’in de savunduğu gibi meta üretimini temel alan rekabettir. Ancak onu tam olarak anlayabilmek için daha da ileri gitmek ve insan üretimi nesneleri – ve asıl önemlisi emek gücünü – metaya dönüştürenin, tam da her üreticiyi diğerlerinin üretim süreçleriyle ilişkilenebilmek için sürekli olarak kendi iç üretim süreçlerini rasyonalize etmeye ve yeniden düzenlemeye mecbur edecek kadar gelişmiş olan, üretici birimler arasındaki rekabet olduğunu görmek gerekir.13
Bu gerçekten de Marx’ın değer teorisinin parlak bir biçimde yeniden ifade edilmesidir. Harman’ın, kapitalizmin – onun daha sonra kullanacağı bir ifadeyle – bir rekabetçi birikim süreci olduğunu vurgulaması, onun devlet kapitalizmi teorisinin temel önermelerinden birini, yani SSCB’ye sermaye mantığını dayatan şeyin piyasanın basıncı değil, Batı ile askeri rekabetin basıncı olduğunu bir kez daha öne sürmesine olanak sağladı. Onun da daha sonra belirteceği gibi rekabetin farklı boyutları vardı.14 Harman’ın devlet kapitalizmi teorisi savunusunun Cliff ’in özgün açıklamasında eksik olan felsefi bir yönü de vardır. Harman burada, emek değer teorisinin özü olarak gördüğü, kendi emeğinin ürünlerinin insanı egemenliği altına almasının üzerinde durmak için, Marx’ın meta fetişizmi kavramından ve Grundrisse’den yararlanır. Bence Harman’ın bu vurgusuyla, onun o sırada nüfuzu zirveye ulaşmak üzere olan Althusser’e yönelik kalıcı husumeti arasında bir bağlantı var. Althusser, Harman’ın burada yararlandığı pasajların, Marx’ın 1840’ların ortalarında Kapital gibi daha ustalık eserlerine temel oluşturacak bir “epistemolojik kopuş” ile aştığı, erken yazılarındaki “bilimsellik öncesi” hümanist yabancılaşma sorunsalından artakalanlar olduğunu savunur.15
Althusser’in aksine Harman, ilhamını özellikle Marx’ın 1844 El Yazmaları’ndan ve Georg Lukács’ın Tarih ve Sınıf Bilinci’nden alan “Marksist hümanizmin” Althusser’in dikkat çektiği üzere, reformistlerin onu kendilerine mal etmesine rağmen “aynı zamanda tam anlamıyla aşağıdan bir devrimci sosyalizme doğru da yönlenebileceğini” ileri sürer.16 Lukács’ın kitabının en önemli öğesi olan “Şeyleştirme ve Proletaryanın Bilinci” bölümü, meta fetişizmi teorisinin, kapitalist toplumun genel bir eleştirisine doğru parlak bir biçimde genişletilmesidir. Benzer şekilde Harman’ın Marx’ın düşüncesinin birliğinde ve bu düşüncede, birbiriyle ilişkili yabancılaşma ve fetişizm kavramlarının öneminde ısrar etmesi, yalnızca felsefi bir duruş değildi. Onun bu tutumu, modern kapitalizmin dinamiklerini anlamak için bu kavramlara ihtiyaç duyulduğunu hissetmesinden kaynaklanıyordu. Bir kuşak sonra Harman, Marx’ın kapitalizm eleştirisini gelişen küreselleşme karşıtı harekete tanıtmak için yabancılaşmış emek kavramını kullandı:
Tek tek kapitalistler, bu süreci halk kitlelerine uygulayan insan özneleridir. Ama kapitalist olarak kalmak istiyorlarsa başka şansları da yoktur. Eğer rakip kapitalistlerin ettiği kadar kâr etmiyorlarsa ya iflas edecekler veya rakipleri tarafından satın alınacaklardır. Bu açıdan, son derece ayrıcalıklı mahkûmlar olmaları bir yana, kapitalistler de işçiler kadar sistemin mahkûmudur. Bu kapitalistler bütün bir ‘yabancılaşmış emek’ dünyasını yönetirler, bu dünyada insan faaliyetinin ürünleri kendilerine ait bir hayata sahiptir ve insanları egemenlikleri altına alırlar. Bu insanların sürekli çalışmaya zorlandığı ve dönemsel işsizlikte boğuştuğu hem aşırı üretimin hem de açlığın var olduğu, insanların kırlardan şehirlere itildiği ve şehirlere vardıklarında iş imkânlarından yoksun bırakıldığı bir dünyadır. Bu sürecin sonu yoktur. Sermaye güçlendikçe, daha fazla insan geçimini sağlamak uğruna onun için çalışmaya tabi hale gelir. İşçiler sermayeye emek verme becerilerini her sattıklarında, sermaye onlardan daha fazla emeği çekip alır ve daha da güçlenir. Daha avantajlı bir konumda olup ücretlerini bir süreliğine arttırmayı başarsalar bile bu süreç durmaz: ‘Eğer sermaye hızla büyüyorsa ücretler yükselebilir, sermayenin kârı ise kıyaslanamaz bir şekilde daha hızlı büyür. İşçinin maddi konumu iyileşmiştir, ama sosyal konumu pahasına.’ Ücretli emek hâlâ ‘burjuvazinin emekçileri peşi sıra çekmek için kullandığı altın zincirleri imal etmektedir’17
Harman, Mandel ile olan polemiğinin ardından IS’in teorisini savunmak ve yeniden ifade etmek yerine onu geliştirmeye koyuldu. İşe kendi uzmanlık alanı olan Doğu Avrupa’dan başladı ve sonraları Stalinist sistemin er ya da geç içine çekileceği kara delik olduğu kanıtlanan Polonya hakkında, iki bölümlük çok önemli bir makale yazdı.
Harman, 1980-1981’de Solidarność’un tahripkâr bir şekilde ortaya çıkışıyla zirveye ulaşan yükselen işçi mücadelesi dalgasını, Polonya’nın Batılı ithalat ve ihracat piyasalarıyla dış borca artan bağımlılık yoluyla, rekabetçi birikimin küresel mantığına giderek daha dolaysız bir şekilde tabi olması bağlamı içine yerleştirdi. Başka bir deyişle, devlet kapitalisti toplumlar Batı ile hem ekonomik hem de askeri rekabete çekiliyor ve bu da kapitalist gelişmenin seyrini düzenleyen “iş döngüsünün” Doğu’daki versiyonunu yoğunlaştırıyordu. Bu açıdan bakıldığında, Stalinist sistemin 1989-1991 yıllarında gerçekleşen ve Harman’ın da yakından takip ettiği nihai çöküşü şaşırtıcı olmadı.18
Askeri rekabetin SSCB’yi küresel kapitalizme bağlamakta oynadığı tarihsel rol, IS’in teorisine göre, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemin temel özelliklerinden bir başkasına işaret ediyordu: Sürekli silahlanma ekonomisi. Kidron bu kavramla, Batı’nın barış dönemi silahlanma harcamalarının Soğuk Savaş yıllarındaki yüksek düzeyinin, kriz eğilimlerini dengelemesini kastediyordu.19 1977’de Harman, kendisini, sürekli silahlanma ekonomisini onun esas yazarına, Kidron’a karşı savunur durumda buldu. Kidron’un teoriyi reddi, kapitalizmi devlet ve sermayenin tasarlanmış bir birleşimi olarak kavradığı, daha genel bir yeniden değerlendirmenin parçasıydı. Bu öngörü, devletlere, sermayelere ve en önemlisi işçilere piyasa disiplininin dayatılmasını içeren neoliberalizmin ortaya çıkışıyla hızlı bir şekilde çürütüldü. Harman’ın cevabı o dönemki tartışmanın ötesine geçti ve kendi başına önemli bir teorik katkı oldu. Harman özellikle sürekli silahlanma ekonomisinin dayanağını yeniden biçimlendirerek, onu, Kidron’un 1960’larda yazdığı öncü makalelerinde kullandığı değişen formüller yerine Marx’ın Kapital’deki analizine daha sıkı bir şekilde yerleştirdi ve daha güçlü bir temele oturmasını sağladı.20
Bugün siyaseten daha önemli olansa, onun Kidron’un küresel devlet kapitalizmi tasavvuruna cevap verirken, devletleşme eğilimi ve sermayenin uluslararasılaşması eğilimleri arasındaki karşılıklı ilişki konusunda çok daha incelikli bir anlayış önermesidir: “Eğilim, devlet kapitalizminin, her ülkedeki tekil sermayelerin ulus devletle tamamen birleşmesi yönünde. Ama eğilim aynı zamanda üretimin uluslararasılaşması, en modern tekniklerin uluslararası ölçekte üretilmesi yönünde.” Dahası, bu ikisi “hem birbirini tamamlayan hem de birbiriyle çelişkili” eğilimlerdi. Sonuç olarak: “En büyük kapitalizmler bile, birbirleriyle yalnızca dışsal ilişkiler kuran, kendine yeten oluşumlar değildir. Onlar penceresi olmayan atomlar değildir. Daha çok eleklere benzerler; ulus devlet ne zaman bir deliği tıkasa, başka delikler ortaya çıkar.”21 Sermaye ve devlet arasındaki bu aksak işleyen karşılıklı bağımlılığın öneminin böyle anlaşılması onun Krizi Açıklamak kitabını etkiledi. Bu kitap, o sırada ortaya çıkmakta olan neoliberal dünya hakkında değerli bir rehber işlevi gördü. Amerika ve Çin’deki devlet ve sermayenin karşılıklı iç içe geçmiş hali düşünüldüğünde, bu kitap bugün çok daha günceldir.22 Harman temeldeki teoriyi, kapitalist zafer sarhoşluğunun zirvede olduğu 1991 yılında yayınladığı çok önemli makalesi “Günümüzde Devlet ve Sermaye”de daha da geliştirdi.23
Daha yakın zamanda Harman (Alman Devrimi hakkında yazdığı kitap gibi diğer projeleri, SWP’nin içindeki siyasal çekişmeler ve Thatcherizm’in başlangıcının arasında), siyasal iktisadın Marksist eleştirisi konusunda çok daha sistematik bir şekilde çalışmaya başladı. Bunun muhtemelen iki temel nedeni vardı: İlki ve daha bariz olanı, kapitalizmin 1970’lerde hâlâ sona erme emaresi göstermeyen, Robert Brenner’in “uzun süreli ekonomik düşüş” olarak tanımladığı bir krizler dönemine girmiş olmasıydı. İkinci neden ise İtalyan solcu ekonomist Piero Sraffa’dan etkilenen Marx’ın değer teorisinin eleştirilerinin yol açtığı ve New Left Review’in gayretli bir şekilde teşvik ettiği, Marksist ekonomistler arasındaki yoğun tartışmalardı.24 Chris, belki de Kidron’un SWP’den uzaklaştığı ve anlaşıldığı kadarıyla zaten ekonomik çalışmalarını bıraktığı bir ortamda, IS teorisinin bu yanını geliştirme sorumluluğunun artık kendi omuzlarında olduğunu hissetmiş olabilir. Mike’ın ayrılmasını kabullenmek çok kolay değildi; onunla aynı fikirde olmamaya başladığımızda bile saf dehası ve kişisel cazibesi bizi büyülemeyi sürdürdü.25
Harman’ın siyasal iktisatla daha yakından meşgul olmasının ilk meyvesi, 1979 yılında Socialist Review’in ilk sayılarından birinde, benim editörlüğümde yayınlanan “Enflasyona Ücretler mi Neden Olur?” isimli uzun bir makale oldu.26 Enflasyonun nasıl anlaşılması gerektiği o dönemin önemli meselelerinden biriydi: 1960’ların sonuyla 1980’lerin başı arasındaki dönemin karakteristiği bugün “stagflasyon” olarak adlandırılan olguydu; dönemin Keynesçi ortodoksisiyle çelişkili bir şekilde hem kitlesel işsizlik hem de artan enflasyon oranı eşzamanlı olarak ortaya çıkmıştı. Chris hem dönemin egemen burjuva argümanını, yani yükselen fiyatların nedeninin işçilerin elde ettiği ücret artışları olduğu tezini, hem de bu tezle bağlantılı olan ve özellikle Marksist ekonomistler Andrew Glyn ve Bob Sutcliffe’in öne sürdüğü kapitalizmin yükselen ücretler nedeniyle kâr sıkışıklığından muzdarip olduğu tezini ele almaya çalıştı.
Bu açıklama, Marx’ın değer teorisine karşı çıkarak David Ricardo’nun, düşen kârlılığı yalnızca artan reel ücretlere bağlayan kâr teorisini yeniden canlandıran Marksist ekonomistler arasında sık görülen bir eğilime işaret eder. Solcu Sraffacıların Neo-Ricardocular olarak tanımlanmasının nedeni de budur.27 Chris’in makalesi iki açıdan dikkate değerdi. İlk olarak onun makalesi, İkinci Dünya Savaşı sonrasında kamu harcamalarında yaşanan artışın bütüne bakıldığında “sosyal ücrette” bir artış anlamına gelmediğini göstererek, Glyn’in emek gücünün değerinin arttığı iddiasını özenle parçalarına ayırıyordu. İkincisi ise Harman’ın, Marx’ın kâr oranının azalmasının, sermayenin organik bileşimindeki artışın, yani ücretlere kıyasla üretim araçlarına yapılan yatırımındaki artışın bir sonucu olduğu savını destekleyecek ampirik kanıtlara referans vermekteki gayretiydi. Bu bağlamda Harman, ayrı sektörlere egemen olan büyük firmaların kârlarını korumak için fiyatları yükseltebilmeleri yüzünden enflasyonun yaygın hale geldiğini öne sürer.28
Chris’in zihnini meşgul eden bu konular, ilk olarak International Socialism dergisinde bir makale dizisi olarak yayınlanan, 1984 tarihli Krizi Açıklamak kitabında daha büyük bir resmin parçası olarak yer alır. Kitap iki nedenle dikkat çekicidir. İlk olarak Harman teorik tartışmalara müdahale etmiştir; özellikle Sraffacıların saldırdığı iki ana konuda – Marx’ta değerlerin üretim fiyatlarına dönüşümü ve kâr oranlarının düşme eğilimi yasası – kendi çözümlerini ortaya koyar. Kidron kendi sürekli silahlanma ekonomisi yorumunda Sraffa’dan ve Marx’ın dönüşüm teorisinin erken dönem neo-Ricardocu eleştirmenlerinden Ladislaus von Bortkiewicz’dan yararlandığı için, Harman’ın bunu yapması önemliydi.29 Bir muhalefet hizbinin, kendi sürekli silahlanma ekonomisi eleştirilerinde Kidron’un Bortkiewicz’e itimat etmesini hedef almasıyla, bu mesele 1972-1973 yıllarında IS içerisindeki garip bir tartışmada rol oynadı. Bu grubun IS’ten ihraç edilmesinin ardından ondan ayrılanlardan, sonraları Spiked’ın neo-muhafazakârları ve Brexit Partisi’nden Avrupa Birliği milletvekili olan Claire Fox çıkacaktı. İç bültenin kafası karışmış okuyucuları bir süreliğine matematikle dolu makalelerle uğraşmak zorunda kaldılar.
Kidron’u bu tartışmada savunan Harman, daha sonra Krizi Açıklamak kitabının ilk bölümünü oluşturacak olan metinde, hem Kidron’un silahlanma harcamalarının kâr oranının düşme eğilimini dengelediği argümanını savunmak hem de küresel sermayenin yeni bir ekonomik karmaşa dönemine girmesinin nedenini açıklamak için Marx’ın kâr oranlarının düşme eğilimi yasasını sistematik bir şekilde ele alır. Buna, kendi değerlerin üretim fiyatına dönüşümü yorumunu öne sürmek de dâhildi. Harman’ın yorumunda ayırt edici olan, bu dönüşümü zamanla gelişen gerçek bir süreç olarak görmesiydi.30 Bu yaklaşım, ana-akım neoklasik iktisadın yöntemlerini kullanıp Marx’ın teorisini bir dizi eşzamanlı denklem olarak ifade eden ve ciddi anlamda çarpıtan Bortkiewicz ve Sraffa’dan çok daha farklıydı. Değerlerin üretim fiyatlarına dönüşümünün daha yeni “zamansal” (temporalist) açıklamalarının erken bir türüydü. Bu açıklamalar, Fred Moseley’in ifadesiyle, “Marx’ın teorisi eşzamanlı belirlenme mantığına değil, ardışık veya zamansal belirlenme mantığına dayandığını” kabul eder. Harman daha sonra zamansal yaklaşımı benimseyecekti.31
Zaman, Krizi Açıklamak kitabında yalnızca bu şekilde yer almaz. Kitabın ana temalarından biri Chris’in “sistemin yaşlanması” olarak adlandırdığı sermayenin yoğunlaşması ve merkezileşmesidir. Marx bunun, şirketlerin giderek büyümesi ve devletle iç içe girmeleriyle birlikte, kapitalizmin yapısını değiştiren birikim sürecinin zorunlu bir sonucu olduğunu savunur.32 Bu tema “Enflasyona ücretler mi neden olur?” makalesinde de yer almaktaydı. Krizi Açıklamak kitabının 1930’lardaki Büyük Bunalım’ı konu alan ikinci bölümü, devlet kapitalizminin Rusya’ya özgü bir tuhaflık olmadığını, aksine devletin ve büyük özel şirketlerin karşılıklı bağımlı hale gelme yönündeki uzun vadeli eğilimi bağlamı içerisinde, savaşın ve durgunluğun basıncına karşılık olarak ortaya çıkan genel bir eğilim olduğunu gösteriyordu. Ancak kitabın belki de en önemli başarısı, üçüncü bölümde, İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki ekonomik büyüme ve bu büyümenin 1970’lerde yeniden başlayan krizdeki çöküşüne dair sunduğu ayrıntılı değerlendirmede yatar. Bu genel değerlendirme, yeni gelişmelerle Kapital’in merkezindeki eğilimlerin yeniden ortaya konulması arasında iyi bir denge tutturur. Bu bölümün en etkileyici kısımlarından biri Harman’ın bütüncül kapitalizm kavrayışını gösteren “Büyük Ekonomik Büyüme Döneminde İşgücü: Refah Devleti, Aile ve Göç” kısmıdır. Harman bu kısımda, savaş sonrası dönemde emek gücünün yeniden üretimine ayrılan yatırım ve istihdamda gerçekleşen devasa artışı dikkatle inceler ve bu gelişmenin geri döndürülmesinin ne kadar zor olacağını doğru olarak öngörür. Kadınların giderek artan bir şekilde ücretli emeğin bir parçası haline geldiğine ve değişen aile yapısına dikkat çekilmesi, SWP’nin içinde o dönemde cereyan eden Marksizm ve kadınların ezilmesiyle ilgili tartışmaları yansıtıyordu. Chris bu tartışmaya da önemli bir katkıda bulunmuştu.33
Stagflasyonun devamlılığı Batılı egemen sınıfların Keynesçi ekonomi politikaları rejimini terk edip onun yerine neoliberalizmi koymasında temel bir faktör olsa da Krizi Açıklamak kitabında enflasyon şaşırtıcı bir biçimde büyük bir rol oynamaz. Harman’ın 1979’da yazdığı makalesindeki enflasyon açıklaması, oligopolcü firmaların fiyat kabullenici değil fiyat belirleyici bir rol oynamasına odaklanır. Ama hükümet politikalarının katkılarını ve finansal sistemi ele almamıştır. Kidron’un şu iddiasının makul olduğunu düşünüyorum: 1929 krizinin sonrasında devletin bankalar üzerinde sıkı bir denetim uygulama eğiliminin sonucunda ve devlet ile özel sanayi şirketleri arasındaki ilişkinin sonucunda sistem “tek tek sermayeleri disiplin altına alma mekanizmalarının çoğunu kaybetti… Bu nedenledir ki, enflasyonun aşağı yukarı her yerde sürekli mevcut olduğu bir duruma geldik, çünkü gerçekte kimse bunu engelleyemiyor”.34 Ancak neoliberalizm bu bağlantıları parçaladı ve sermayeleri dolaysız bir rekabete maruz bıraktı. Bu rekabet pek çok durumda, şimdiye kadar yabancı rakiplerden korunmuş olan ulusal piyasaların dışındaki şirketlerden kaynaklanıyordu. Harman bu sürecin erken aşamalarında yazıyordu, ancak yine de para ve finans konuları Krizi Açıklamak kitabında bir boşluk oluşturuyordu.
Birkaç yıl önce, değer teorisine “asılcı” (substantialist) ve “uçucu” (etherealist) yaklaşımlar arasında bir ayırım yapmıştım: Birinci yaklaşım değer teorisini basitçe ampirik ve niceliksel bir teori olarak ele alır, ikincisi ise ampirik analizden kaçınır ve sadece değer biçimi ve para ile ilgilenir.35 Chris önemli ölçüde asılcı idi: Marx’ın değer teorisini derinlemesine bir şekilde anlıyor olmakla birlikte, biçim sorunlarıyla (ve sadece ekonomi politik açısından değil) pek ilgilenmiyordu; para ve finansı nispeten ihmal etmesi herhalde bundan kaynaklanıyordu (öte yandan Harman’ın yabancılaşma ve fetişizme yaptığı felsefi vurgu günümüzün değer biçimi teorisinin çoğuyla uyumluydu). Bu açıdan David Harvey’nin The Limits to Capital (Sermayenin Sınırları) kitabı (bu kitap da 1980’lerin başında yayınlanmıştı) Krizi Açıklamak kitabından daha iyidir: Harvey’nin, kapitalizmin ekonomik çelişkilerinin “finansal bir sorun” ve “mekansal bir sorun” şekline dönüşmesini vurgulaması, para ve finansın faydalı bir analizini içerir; öte yandan Harvey’nin kâr oranlarının düşme eğilimi yasasını reddetmesi kapitalizmin yönünü açıklayabilme becerisini çok ciddi ölçüde kısıtlar.36
Uzun Tarihsel Bakışla Kapitalizm
Krizi Açıklamak, Harman’ın önde gelen Marksist bir siyasal iktisatçı olarak yetkinliğini kanıtladı. Daha sonra buna eklediği sayısız makalenin yanı sıra, 1993 yılında yayınlanan Tımarhane Ekonomisi kitabıyla yazdığı konuları popüler hale getirmek için önemli bir çaba gösterdi. En önemli makalelerinden biri olan “Burjuva İktisadının Krizi” 1996 yılında yayınlandı. Neoliberalizmin yaşadığı zafer sarhoşluğunun tam ortasında, onun havası 2007-2008 yıllarında doruğa ulaşan bir dizi finansal kriz tarafından söndürülmeden çok daha önce yazdığı bu makaleyle Harman, neoklasik iktisat kralının çıplak olduğunu son derece detaylı ve kapsamlı bir şekilde gösterdi. 19. yüzyılın sonlarındaki tarihsel kökeninden itibaren ana-akım iktisada egemen olan marjinalist geleneğin izini sürerek, Maynard Keynes ve onun mirasına odaklandı. Harman bu gelenekten gelen en eleştirel kişinin bile geleneğe içkin olan kısıtlılıkları aşmakta başarısız olduğunu gösterdi.37 2000’li yılların sonundaki küresel ekonomik ve mali krizin ardından neoliberal ekonomi politikalarına yönelik neo-Keynesçi ve post-Keynesçi eleştirilerin öne çıkması, neoklasik ortodoksinin – Keynes’in asla tam anlamıyla kaçınamadığı – tutarsızlık ve safsatalarının bu esaslı gösteriminin öneminden hiçbir şey kaybetmediği anlamına geliyor.
Bu teorik eleştiriye daha maddi analizler eşlik ediyordu. Chris aynı yıl, o dönemin egemen ideolojik temasını; yani bitmek bilmeyen bir şekilde tekrarlanan sermayenin ulusal zincirlerinden kurtulduğu, ulus devletler ile onların arasındaki çatışmaların modasının geçtiği, onların yerini ise “küresel yönetişim” biçimlerinin aldığı yeni bir çağın başladığını iddia eden küreselleşme jargonunu sistematik bir biçimde parçalarına ayırdı. Michael Hardt’ın ve Toni Negri’nin birkaç yıl sonra yayınlanan İmparatorluk kitabı bu fikirlerin solcu bir versiyonuydu. Harman, Sovyetler Birliği’nin ve Yugoslavya’nın dağılmasıyla bağlantılı milliyetçi kabarışlar karşısında, kapitalizmin tarihi boyunca giderek kristalize olmuş yoğun “ticaret, yönetim ve dil ağları” etrafında ulus devletler biçimlendirmeye yönelik içsel bir eğilimi olduğunu zaten göstermişti.38 Şimdi ise o, ulus-aşırı şirketlerin küresel değil en fazla bölgesel temelli olduğunu ve bu şirketlerin “kendi” ulus devletlerinin desteğine bağımlı olmayı sürdürdüklerini çok sayıda kanıtla gösteriyordu. Harman’ın 1970’lerde ve 1980’lerin başında geliştirdiği teorik perspektifle yüklü olan bu tezin doğruluğu, devletlerin 2007-2008 krizine yanıt olarak bankaları ve sanayi şirketlerini kurtarmak için müdahale etmesiyle kanıtlanacaktı. Tez ileri görüşlü bir sonuca ulaşıyordu:
Sistem tam da sermayeler devletlerle olan bağlarını korudukları için istikrarsız ve tehlikeli. Çok uluslu şirketler birbirleriyle küresel egemenlik için mücadele ederken, güç kullanımına başvurma ihtimali önemli bir rol oynamaya devam ediyor. Güç kullanımının çoğunlukla gelişmiş ülkelerin dışında gerçekleşiyor olması, onun yerel halklar üzerindeki korkunç sonuçlarını veya bir bütün olarak sistem üzerindeki istikrarsızlaştırıcı etkisini azaltmıyor. [19901991 Körfez Savaşı sırasında] Bağdat’ın bombalanması en az Çok Elyaflılar Anlaşması veya en son çıkan yazılımları kullanmak için telif hakkı konusunda pazarlık yapmak kadar sistemin mantığının bir parçasıdır.39
Bağdat çok geçmeden yeniden bombalanacaktı. Chris’in önceki çalışmalarına yol gösteren kapitalizm kavrayışı, Kasım 1999’daki Seattle eylemlerinde ortaya çıkan ve Şubat-Mart 2003’te Irak Savaşı’na karşı yapılan devasa protestolarda zirveye ulaşan yeni kitlesel hareketler hakkındaki en önemli teorik müdahalelerinde de mevcuttu. 2000 yılında yayınlanan “Antikapitalizm: Teori ve Pratik” makalesinde kapitalist küreselleşmeye karşı çıkan yeni hareketi memnuniyetle karşıladı, ama aynı zamanda onun ideolojik kısıtlılıklarını sabırla araştırdı. Bu kısıtlılıkların en önemlileri, neoliberalizmin kendisini ulus devletlerle olan bağlarından kurtulmuş küreselleşmiş bir kapitalizm olarak resmetmesini kabullenme eğilimi ile herhangi bir gerçek antikapitalist mücadelede işçi sınıfının failliğinin merkezi önemini kavrayamamasıydı. Harman savaş karşıtı hareketi ise 2003 yılında yayınlanan, modern kapitalist emperyalizmin hacimli bir analitik tarihini sunarak George 1.Bush yönetiminin kibirli planlarını bir bağlama yerleştiren “Emperyalizmi Çözümlemek” makalesiyle selamladı.
En son yazdığı önemli makalelerinden biri olan 2008 tarihli “Neoliberalizmi Teorize Etmek” eserinde “Antikapitalizm” çalışmasındaki temalara geri döndü. Burada Marksist neoliberalizm tartışmalarında bile rastlanan bir muğlâklığa işaret etti:
Hükümet politikasındaki bir değişimle değiştirilebilecek olan, kapitalist sistemin işletilmesinin bir yolu mu, yoksa kapitalizmin şu anki aşamasına içsel olan ve yalnızca sisteme bütünüyle meydan okunarak hakkından gelinebilecek bir şey mi kastediliyor? Ve şimdiki bu aşama gerçekten de neoliberallerin sağcı ‘liberter’ devlet karşıtı ideolojisi tarafından mı tanımlanıyor yoksa çok daha karmaşık bir saldırı sistemi mi?40
Harman neoliberalizmi finansın egemenliği ile tanımlayarak, devlet harcamalarının düzeyi ve “sosyal ücrete” yatırım gibi İkinci Dünya Savaşı sonrası ekonomik büyüme ile neoliberal çağ arasındaki süreklilikleri görmezden gelen ve böylece kapitalizme değil neoliberalizme odaklanmaya meyleden Marksist ekonomistleri payladı.41 Harvey’in son derece popüler olan “mülksüzleştirme yoluyla sermaye birikimi” düşüncesini, özellikle özelleştirmeleri bir kapitalist yeniden yapılandırma biçimi olarak değil de, kapitalizmin “dışından” yapılan bir kaynak transferi olarak betimlediği için sert ama haklı bir şekilde eleştirdi.42
Chris’in bir dipnotta dikkat çektiği gibi, bu makale aslında üzerinde çalıştığı Zombi Kapitalizm kitabından bir tadımlıktı. Kitap 2009 yılında, ekonomik krizin hemen ardından yayınlandı. Bu kitap, bazı açılardan Harman’ın siyasal iktisadın Marksist eleştirisi üzerine hayat boyu yazdıklarını özetliyordu, Krizi Açıklamak kitabından daha uzun ve daha sistematik bir çalışmaydı. Birinci kısım Marksist ekonomi teorisine adanmıştı ama onun kapitalist devlet üzerine yazdığı önceki makalesini de içeriyordu. Bu içerme IS geleneğindeki ayırt edici bir noktayı işaret eder; bu gelenek devleti (veya daha iyisi devletleri) Harvey’in yaptığı ve hatta önde gelen Marksist ekonomik blog yazarı Michael Roberts’ın özel sektörü “kapitalist sektör” olarak tanımlayarak, kamu sektörünün her nasılsa kapitalist olmadığını ima etmesinde olduğu gibi sermayenin dışında bir şey olarak değil, sermaye ilişkilerinin asli bir unsuru olarak ele alır. Colin Barker gibi Harman da devleti sermaye olarak görür: Devlet üzerine makalesinde çok verimli bir kavram olan “siyasal kapitalistler” kavramını ortaya koyar. Siyasal kapitalistler “devlet aracılığıyla, bir tek devlet içinde iş yapan kardeş sermayelerin gelişimini sürdürmek isteyenlerdir” ve “büyük ölçüde özel işverenler ya da hissedar kapitalistler – işçilerin pahasına gerçekleştirilen sermaye birikiminin vücut bulmuş hali – gibi davranırlar”.43
Bu tutuma içkin olan siyasal iktisat karşısındaki son derece tarihsel yaklaşım, 20’nci ve erken 21’inci yüzyıl kapitalizminin gidişatına ayrılmış olan Zombi Kapitalizm’in kalanına da yön verdi. 1980’lerin başlarında kaleme alınan Krizi Açıklamak kitabında yer verilmesi imkânsız olan neoliberal çağ da bu kitapta detaylı olarak incelendi. Böylece kitap bir yandan finansallaşmayı derinlemesine bir biçimde ele alırken, diğer yandan onun önemini abartmaktan kaçınıp onu gelişmiş kapitalist ekonomilerin uğraştığı devam eden kârlılık sorunları bağlamına yerleştirdi.44
Harman’ın kitap boyunca sergilediği analitik derinlik ve engin bilginin ötesinde, kitap tarihsel zamanın onun Marksizm kavrayışındaki önemini vurgular. İlk kitapları olan 1974 tarihli Doğu Avrupa’da Bürokrasi ve Devrim ile 1983 tarihli Kaybedilmiş Devrim: Almanya 1918-1923 sınıf mücadelesinin kritik dönemlerine adanmışken, 1988 tarihli Son Büyük Yangın sınıf mücadelesinde 1960’ların sonu 1970’lerin başında yaşanan yükselişi ele alır. 1999’da yayınlanan Dünya Halklarının Tarihi tümüyle başka bir ölçekteydi ve özellikle onun Avrupa dışı toplumlar konusundaki bilgisinin derinliğini gösteriyordu. Harman aynı zamanda tarihsel materyalizm yorumunu iki makalesinde geliştirdi. Bu makaleler 1998’de Marksizm ve Tarih adıyla kitap olarak da basıldı.45 Bu engin tarihsel kavrayış, onun siyasal iktisat eleştirisine olan yaklaşıma da rehberlik etti. Bu yaklaşım biçimsel kategorilerin kurulmasına değil, gidişatı hem derin süreklilikler hem de ani altüst oluşlarla damgalanmış, tarih boyunca gelişen bir sistem olarak kapitalizmin gerçekçi ve ampirik yöntemlere dayalı incelenmesine vurgu yapar.
Bu uzun tarihsel bakış, özellikle Zombi Kapitalizm kitabındaki – elbette Harvey’in Sermayenin Sınırları kitabına gönderme yapan – “Sermayenin Yeni Sınırları” başlıklı bir bölümünü “sistemin, insan toplumunun diğer her biçimi gibi bağımlı olduğu, doğayla etkileşimi sürecinin kendisini ortadan kaldırma eğilimine” ayırarak yeni bir noktaya ısrarla dikkat çekmesinde mevcuttur.46 Doğanın harap edilmesi, geç kapitalizmin belirleyici bir özelliğidir. Bu değerlendirme John Bellamy Foster, Paul Burkett, Kohei Saito, Ian Angus ve Andreas Malm gibi Marx’ın ekolojik kapitalizm eleştirisini canlandıran ve geliştiren çağdaş Marksistlerin çalışmalarını yansıtır. Ama Chris iklimsel yıkıma doğru bu eğilimin, insanlık tarihinin uzun seyri boyunca gözlenen bir şablon olduğunu çoktan göstermişti.
Harman Halkların Dünya Tarihi kitabında ilk büyük medeniyetlerin çöküşlerini – MÖ 2300 dolaylarında Mezopotamya, 150 yıl sonra Mısır’daki Eski Krallık, yaklaşık MÖ 1500 yıllarında İndus’daki Harappa ve Mohenco-daro, bir yüzyıl sonra Minos Girit’i ve Miken Yunanistan’ı – anlatır. Belirli ortak faktörler tanımlar: “Bir kere, kaynakların giderek artan ölçüde yönetici sınıfa ve onun abidelerine harcandığı konusunda kayıtlar var.” İkincisi, “yönetici sınıfın gücü ve zenginliğindeki artış, geniş kitlelerin yaşam standardını hayatta kalmak için gerekli asgari düzeye ve kimi zaman daha bile aşağılara çekmiştir.” Üçüncüsü, “kaynakların yönetici sınıf tarafından giderek artan şekilde yutulmasına, insanlığın doğal dünyayı anlama ve kontrol etme yeteneğinin büyük ölçüde yavaşlaması eşlik ediyordu.” Dolayısıyla:
İnsanoğlunun üretim kapasitesindeki ilerlemelerden doğan bir yönetici sınıf, şimdi yeni ilerlemeleri engelliyordu. Ancak bu tür ilerlemeler olmadan geçim kaynakları nüfusun geniş kitlesi için yeterli olmayacağı için kendi açgözlülüğü, zorunlu olarak toplumun kaynaklarını tüketecekti. Gelinen noktada iklimdeki küçük bir değişiklik, insanların aç kalması ve toplumun temellerine kadar sarsılması için yeterliydi.47
Harman aynı şablonun defalarca tekrarladığını savundu. Buna örnek olarak da Roma dünyasını etkileyen krizlerle, MS 5. yüzyılda Çin ve Hindistan’ın, 14. yüzyılda Avrupa feodalizminin yaşadığı krizi veriyordu.48 Hem bu uzun tarihsel bakış hem de eğer “üretimi sürdürmek için yeni, daha ileri usullerle ilişkilendirilecek ve eski yönetici sınıfı devirerek iradesini toplumun bütününe kabul ettirme yeteneğine sahip” bir sınıf ortaya çıkarsa medeniyetin çöküşünün kaçınılmaz olmadığı düşüncesi, kapitalizmin 21. yüzyılın başındaki durumunu teşhis ederken ona rehberlik ediyordu.49 Kapitalizmin insanoğlunun üretici güçlerini küresel düzeyde muazzam ölçekte genişletirken aynı zamanda yıkıcı potansiyelini arttırdığı, ekonomik durgunluğun, yavaşlayan verimlilik artışının, hızlanan iklim felaketinin ve hâlâ siyasal olarak odaklanamamış olsa da kitlesel isyanın dünyası olan dünyamız da verilen örneklerden çok uzak değil.
Chris sermayenin ekolojik sınırlarıyla ilgili bölümü, pek çok ülkede isyanlar çıkmasına neden olan 2008 gıda kıtlığı ile sonlandırıyor: “21. yüzyılda tekrar tekrar görmeyi beklememiz gereken, küresel felaket ve devrimci değişim arasındaki seçimi şekillendiren nükseden, çok derin sosyal ve siyasal krizler üreten, işte bu ekonomik, çevresel ve siyasal etkileşim türüdür.”50 Bunlar bir Extinction Rebellion (Yokoluş İsyanı) eylemcisinin hemen tanıyacağı sözler; yani Chris Harman 21. yüzyılda kapitalizme karşı mücadele edenlere hâlâ seslenebiliyor.
Çevirmen: Onur Devrim Üçbaş
Dipnotlar:
1 Chris’in ölümünün hemen ardından yazdıklarım için Callinicos, 2009a. Ocak 2010’da yayınlanan International Socialism dergisinin 125’inci sayısı onu anan bir dizi yazı içeriyordu: http://isj.org.uk/issue-125/ Joseph Choonara ve Camilla Royle’a bu makalenin taslağı hakkında yaptıkları yorumlar için teşekkür ediyorum.
2 Anderson, 1976
3 Birchall, 2011
4 Latin Amerika’yı 1960’larda ve 1970’lerde askeri diktatörlüklerin sarması pek çok devrimci eylemciye hapis, işkence ve çoğu kez de ölüm Buralarda durum çok daha farklıydı. Dördüncü Enternasyonal’in deneyimi için bkz. Bensaïd, 2013, Bölüm 10.
5 Deutscher, 1984, sf. 57-58.
6 Callinicos, 2010.
7 Orwell, 1970, s. 166.
8 Kişisel iletişim.
9 Bu başkalarının, herkesten önce de Cliff ’e yaşça çok daha yakın olan Duncan Hallas’ın katkılarını azımsamak anlamına gelmiyor, Hallas’ın kendisi de yenilikler bulan değil, teoriyi yaygınlaştırıp popülerleştiren biri olduğunu söyleyecek ilk kişi olurdu. Bunu muhteşem bir biçimde ve bilgelikle yaptığı da eklenmeli.
10 Mütevazı bir seçme için, bkz. Harman,
11 Harman’ın siyasal iktisada yaklaşımına dair önemli bir değerlendirme için bkz. Choonara,
12 Mandel, 1969.
13 Harman, 1969.
14 Harman, 1984a, 46-49. Benim kendi emperyalizm yorumum da bu anlayışa çok şey borçludur. Bkz. Callinicos, 2009b.
15 Althusser, 1969
16 Harman, 2010, s. 73.
17 Harman, 2000, sf. 27-28. Benim yabancılaşma konusunda hem Althusser’den hem de Harman’dan farklılaşan görüşüm için Callinicos, 2014, sf. 219-228.
18 Harman, 1976, 1977a, 1990. Bu analizin ilk taslağı için bkz. Harman, 1974, sf. 255-269.
19 Devlet kapitalizmi ve sürekli silahlanma ekonomisi teorileri arasındaki bağlantıların başarılı bir şekilde ortaya konuluşu için Binns, 1975. Joseph Choonara sürekli silahlanma ekonomisi konusunda önemli bir makale üzerinde çalışıyor.
20 Kidron, 1977 and 2019; Harman, 1977b. Kidron’un sürekli silahlanma ekonomisi hakkındaki özgün makalelerinin derlemesi için bkz. Kuper, Burada biraz taraflı olmuş olabileceğimi itiraf etmeliyim çünkü Chris’in makalesindeki üretici ve üretici olmayan sermaye tartışmasının taslağını ben oluşturmuştum, Chris de bunu biraz gönülsüzce kabul etmişti.
21 Harman, 1977b.
22 Çin’in yükselişi konusunda bkz. Harman, 2006
23 Harman, 1991.
24 Brenner, 1998; Sraffacı saldırı için Steedman, 1977 ve Steedman ve diğerleri, 1981. Bu çalışmalara yanıt olarak bkz. Mandel ve Freeman, 1984. Değer teorisi tartışmalarının merkezinde yer alan dönüşüm sorunu konusunda muazzam bir çalışma için bkz. Moseley, 2016
25 Bakınız derginin [International Socialism] bu sayısında yer alan Richard Kuper ve John Palmer röportajı.
26 Chris’in önemli erken dönem yazılarından biri de Mandel’in Late Capitalism (Geç Kapitalizm) kitabı hakkında International Socialism’in üç ayda bir yayınlanan teorik bir yayın olarak yeniden çıkan ilk serisinde yayınlanan bir eleştiri yazısıydı; Harman, 1978. Chris burada sürekli silahlanma ekonomisini savunmak için listelere geri döndü ama aynı zamanda Mandel’in kapitalist gelişmenin uzun dalgaları teorisi hakkında hala geçerli olan bir eleştiri ortaya koydu.
27 Glyn ve Sutcliffe, Kapitalist krizin sözde “arz-yanlı” açıklamasının kapsamlı bir eleştirisi için bkz. Brenner, 1998.
28 Harman, 1979.
29 Kidron, 1967. Bkz. Sraffa, 1960, ve Bortkiewicz, 1952. Bortkiewicz’in ona gereksiz bir şekilde ödün veren bir eleştirisi için, Callinicos, 1976.
30 Harman, 1984a, 38-43 ve beraberindeki dipnotlar, özellikle sf. 160-162, dipnot 67.
31 Harman, 2009, 46-50. Chris’in, zamansal yaklaşımın Carchedi, 1991, Bölüm 3’te geliştirilen şekline özellikle olumlu yaklaştığı anlaşılıyor.
32 Harman bu ifadeyi 1974’te “kapitalizmin yaşlanması veya daha spesifik olarak onun bileşeni olan öğelerin büyüklüğünde ve sorumluluğundaki devasa büyüme”den bahseden Kidron’dan almış Kuper, 2018, s. 94.
33 Harman, 1984a, sf. 102-113; Harman, 1984b.
34 Aktaran Kidron, 2019, sf. 153-154, dipnot 13. Enflasyon konusunda Marksist yaklaşımları ele alan faydalı bir tartışma için bkz. Saad-Filho, 2002, sf. 99-105.
35 Callinicos, 2014, sf. 16-17.
36 Callinicos and Choonara, 2016. Harman o dönemde bu konuyu ihmal eden tek Marksist ekonomi teoristi değildi: İki Komünist Parti ekonomistinin, Ben Fine ve Lawrence Harris’in yazdığı önemli bir kitapta para ve krizlere tam olarak bir paragraf yer Bkz. Fine ve Harris, 1979, s. 85.
37 Harman, 1996a.
38 Harman, 1992.
39 Harman, 1996b, s. 30.
40 Harman, 2008, s. 87.
41 Bilakis kriz bu türden bir yaklaşımı canlandırdı. Son dönemden bir örnek için bkz. Blakeley, 2019
42 Harvey, 2003 ve Ayrıca bkz. Ashman ve Callinicos, 2006, sf. 115-29.
43 Harman, 1991, sf. 20, 22; Harman, 2009, s. 115; Barker, 1978. [Çeviri: Ali Çakıroğlu, Zombi Kapitalizm]
44 Harman, 2009, bölüm 11.
45 Ayrıca bknz Harman, 2004. Harman’ın tarihsel materyalizmin temel kavramlarına ilişkin yorumu hakkında bazı çekinceler için bkz Callinicos, Alternatif bir yaklaşım için bknz Callinicos, 2004.
46 Harman, 2009, 307. [Çeviri: Ali Çakıroğlu, Zombi Kapitalizm]
47 Harman, 1999, 33 ve 35. [Çeviri: Uygur Kocabaşoğlu, Halkların Dünya Tarihi]
48 Harman, 1999, sf. 103-105 ve 147-149. Bu şablonu tarihötesi bir yasa gibi görüp farklı üretim biçimlerinin spesifik özelliklerinden soyutlama riski de Oysa Avrupa’da 5’inci ve 14’üncü yüzyıllardaki yaşanan krizlerin çok farklı sonuçları oldu; ilkinde haraçgüzar Roma devleti kısmen yıkılıp Batı Avrupa’daki şahsi toprak mülkiyeti zafere ulaşırken, ikincisinde lordların iktidarı, rekabetleri en sonunda bu devletlere (Birleşik Eyaletler [Hollanda] ve İngiltere) seçici avantajlar sağlayan, mutlak monarşilerde merkezileşti. Bknz Callinicos, 2009b, sf. 115-136. Ama Chris haraçgüzar ve feodal üretim biçimleri arasındaki farklılığı reddetti. Onunla bu konuda 2004 yılında Mumbai’de yapılan Dünya Sosyal Forumu’na katılmak için bulunduğumuz kalabalık bir trende anlaşmazlığa düştüğümü hatırlıyorum, sonrasında ise bu dergideki uzunca bir dipnotta fikirlerimin eleştirisiyle karşılaştım! Bknz Harman, 2004, sf. 85-86, dipnot 57. Ben de kendi uzun dipnotumla karşılık verdim: Callinicos, 2009b, sf. 250-251, dipnot 33. Sonunda Chris’in ölümü, ikimizin geride kalan 35 senede yürüttüğümüz diyaloğa son vermiş oldu.
49 Harman, 1999, s. 39. [Çeviri: Uygur Kocabaşoğlu, Halkların Dünya Tarihi]
50 Harman, 2009, 323. [Çeviri: Ali Çakıroğlu, Zombi Kapitalizm]
Kaynakça
Althusser, Louis, 1969, For Marx (Penguin). [Louis Althusser, Marx İçin, İthaki Yayınları, 2015]
Anderson, Perry, 1976, Considerations on Western Marxism (New Left Books).
Ashman, Sam, and Alex Callinicos, 2006, “Capitalism and the State System: Assessing David Harvey’s The New Imperialism”, Historical Materialism, Volume 14, Issue 4.
Barker, Colin, 1978, “The State as Capital”, International Socialism 1 (summer), www.marxists.org/history/etol/writers/bar- ker-c/1978/07/stateascap.htm
Bensaïd, Daniel, 2013 [2004], An Impatient Life: A Memoir (Verso).
Binns, Peter, 1975, “The Theory of State Capitalism”, International Socialism 74 (first series, January), www.marxists.org/history/etol/ writers/binns/1975/01/statecap.htm [Peter Binns, Rusya’da Devlet Kapitalizmi, Sosyalist İşçi Broşür Dizisi]
Birchall, Ian, 2011, Tony Cliff: A Marxist for His Time (Bookmarks).
Blakeley, Grace, 2019, Stolen: How to Save the World from Financialisation (Repeater).
Bortkiewicz, Ladislaus von, 1952 [1907], “Value and Price in the Marxian System”, International Economic Papers, Volume 2.
Brenner, Robert, 1998, “Uneven Development and the Long Downturn”, New Left Review, I/229.
Callinicos, Alex, 1976, “Assault on Marx’s Theory of Value”, International Socialism 90 (1st series, July/August), www.marxists.org/ history/etol/writers/callinicos/1976/07/value.htm
Callinicos, Alex, 1987, “Comments on ‘Base and Superstructure’”, International Socialism 34 (winter), www.marxists.org/history/ etol/writers/callinicos/1987/xx/basesuper.html
Callinicos, Alex, 2004 [1987], Making History: Agency, Structure, and
Change in Social Theory (Brill). [Alex Callinicos, Tarih Yapmak, Özne, 1998]
Callinicos, Alex, 2009a, “Chris Harman 1942-2009”, Socialist Worker (14 November), www.marxists.org/archive/harman/obits/ callinicos.htm [Alex Callinicos, Chris Harman: 1942 – 2009, Marksist.Org, https://marksist.org/icerik/Teori/8255/Chris-Harman-1942-2009]
Callinicos, Alex, 2009b, Imperialism and Global Political Economy (Polity). [Alex Callinicos, Emperyalizm ve Küresel Ekonomi Politik, Phoenix, 2014]
Callinicos, Alex, 2010, “Daniel Bensaïd (1946-2010)”, Socialist Worker (13 January), www.marxists.org/archive/bensaid/obits/ callinicos.htm
Callinicos, Alex, 2014, Deciphering Capital: Marx’s Capital and Its Destiny (Bookmarks).
Callinicos, Alex, and Joseph Choonara, 2016, “How Not to Write about the Rate of Profit: A Response to David Harvey”, Science & Society, Volume 80, Issue 4.
Carchedi, Guglielmo, 1991, Frontiers of Political Economy (Verso).
Choonara, Joseph, 2010, “Another Side of Chris Harman”, International Socialism 125 (winter), http://isj.org.uk/another-side-of-ch- ris-harman/
Cohen, G A, 2000 [1978], Karl Marx’s Theory of History: A Defence (Oxford University Press).
Cohen, G A, 2013, Finding Oneself in the Other (Princeton University Press).
Deutscher, Isaac, 1984 [1950], “The Ex-Communist’s Conscience”, in Marxism, Wars and Revolutions: Essays from Four Decades (Verso).
Fine, Ben, and Lawrence Harris, 1979, Rereading Capital (Macmillan).
Garcia, Miguel, 1979, “Karl Marx and the Formation of the Average Rate of Profit”, International Socialism 5 (summer), www. marxists.org/history/etol/newspape/isj2/1979/isj2-005/garcia. html
Glyn, Andrew, and Bob Sutcliffe, 1972, British Capitalism, Workers and the Profit Squeeze (Penguin).
Harman, Chris, 1969, “The Inconsistencies of Ernest Mandel”, International Socialism 41 (1st series, December), www.marxists. org/archive/harman/1969/12/mandel.htm
Harman, Chris, 1974, Bureaucracy and Revolution in Eastern Europe (Pluto).
Harman, Chris, 1976, “Poland: Crisis of State Capitalism, Part 1”, International Socialism 93 (1st series) (November), www. marxists.org/archive/harman/1976/11/poland.htm
Harman, Chris, 1977a, “Poland: Crisis of State Capitalism, Part 2”, International Socialism 94 (1st series, January), www.marxists. org/archive/harman/1977/01/poland2.htm
Harman, Chris, 1977b, “Better a Valid Insight than a Wrong Theory”, International Socialism 100 (1st series, July), www.marxists. org/archive/harman/1977/07/insight.htm
Harman, Chris, 1978, “Mandel’s Late Capitalism”, International Socialism 1 (summer), www.marxists.org/archive/harman/1978/07/ mandel.html
Harman, Chris, 1979, “Do Wages Cause Inflation?”, Socialist Review, 10 (March), www.marxists.org/archive/harman/1979/03/ inflation.htm
Harman, Chris, 1983, The Lost Revolution: Germany 1918 to 1923 (Bookmarks). [Chris Harman, Kaybedilmiş Devrim: Almanya 1918-1923, Pencere, 2011]
Harman, Chris, 1984a, Explaining the Crisis: A Marxist Reappraisal (Bookmarks).
Harman, Chris, 1984b, “Women’s Liberation and Revolutionary Socialism”, International Socialism 23 (spring), www.marxists.org/ archive/harman/1984/xx/women.html [Chris Harman, Kadınların Kurtuluşu ve Sosyalizm, Sosyalist İşçi Broşür Dizisi, 1995]
Harman, Chris, 1988, The Fire Last Time: 1968 and After (Bookmarks).
Harman, Chris, 1990, “The Storm Breaks: The Crisis in the Eastern Bloc”, International Socialism 46 (spring), www.marxists.org/ archive/harman/1990/xx/stormbreaks.html [Chris Harman, Doğu’da Fırtına Koptu, Z Yayınları, 2019]
Harman, Chris, 1991, “The State and Capitalism Today”, International Socialism 51 (summer), http://isj.org.uk/the-state-and-capi- talism-today/
Harman, Chris, 1992, “The Return of the National Question”, International Socialism 56 (autumn), www.marxists.org/archive/ harman/1992/xx/natquest.htm
Harman, Chris, 1993, The Economics of the Madhouse (Bookmarks).
Harman, Chris, 1996a, “The Crisis of Bourgeois Economics”, International Socialism 71 (summer), www.marxists.org/archive/ harman/1996/06/bourgecon.htm
Harman, Chris, 1996b, “Globalisation: A Critique of a New Orthodoxy”, International Socialism 73 (winter), www.marxists.org/ archive/harman/1996/xx/global.htm
Harman, Chris, 1998, Marxism and History: Two Essays (Bookmarks).
Harman, Chris, 1999, A People’s History of the World (Bookmarks). [Chris Harman, Halkların Dünya Tarihi, Yordam, 2010]
Harman, Chris, 2000, “Anti-Capitalism: Theory and Practice”, International Socialism 88 (autumn), www.marxists.org/archive/ harman/2000/xx/anticap.htm
Harman, Chris, 2003, “Analysing Imperialism”, International Socialism 99 (summer), www.marxists.org/archive/harman/2003/xx/ imperialism.htm
Harman, Chris, 2004, “The Rise of Capitalism”, International Socialism 102 (winter), http://isj.org.uk/the-rise-of-capitalism/
Harman, Chris, 2006, “China’s Economy and Europe’s Crisis”, International Socialism 109 (winter), http://isj.org.uk/chinas-e- conomy-and-europes-crisis/
Harman, Chris, 2008, “Theorising Neoliberalism”, International Socialism 117 (winter), www.marxists.org/archive/harman/2008/ xx/neolib.htm
Harman, Chris, 2009, Zombie Capitalism: Global Crisis and the Relevance of Marx (Bookmarks). [Chris Harman, Zombi Kapitalizm, Marx21 Yayınları, 2012]
Harman, Chris, 2010, “The Emperor Has No Clothes”, International Socialism 125 (winter), http://isj.org.uk/the-empe- ror-has-no-clothes/
Harman, Chris, 2011, Selected Writings (Bookmarks). Harvey, David, 1982, The Limits to Capital (Blackwell).
Harvey, David, 2003, The New Imperialism (Oxford University Press).
Harvey, David, 2005, A Short History of Neoliberalism (Oxford University Press).
Kidron, Michael, 1967, “A Permanent Arms Economy”, International Socialism 28 (first series, spring), www.marxists.org/archive/ kidron/works/1967/xx/permarms.htm [Michael Kidron, Sürekli Silahlanma Ekonomisi, Sosyalist İşçi Broşür Dizisi]
Kidron, Michael, 1977, “Two Insights Don’t Make a Theory”,
International Socialism 100 (1st series, July), www.marxists.org/ archive/kidron/works/1977/07/insights.htm
Kidron, Michael, 2019, “Modern Capitalism”, International Socialism 162 (spring), http://isj.org.uk/modern-capitalism/
Kliman, Andrew, 2006, Reclaiming Marx’s “Capital”: A Refutation of the Myth of Inconsistency (Lexington Books).
Kuper, Richard (ed), 2018, Capitalism and Theory: Selected Works of Michael Kidron (Haymarket).
Mandel, Ernest, 1969, The Inconsistencies of State Capitalism (International Marxist Group), www.marxists.org/archive/man- del/1969/08/statecapitalism.htm
Mandel, Ernest, 1975, Late Capitalism (New Left Books). [Ernest Mandel, Geç Kapitalizm, Versus, 2013]
Marx, Karl, 1973, Grundrisse (Harmondsworth). [Karl Marx, Grundrisse, İletişim, 2018]
Mandel, Ernest, and Alan Freeman (eds), 1984, Ricardo, Marx, Sraffa (Verso).
Moseley, Fred, 2016, Money and Totality: A Macro-Monetary Interpretation of Marx’s Logic in Capital and the End of the “Transformation Problem” (Brill).
Orwell, George, 1970 [1946], “Politics and the English Language”, in Sonia Orwell and Ian Angus (eds), The Collected Essays, Journalism and Letters of George Orwell, volume 4 (Penguin).
Saad-Filho, Alfredo, 2002, The Value of Marx: Political Economy for Contemporary Capitalism (Routledge).
Sraffa, Piero, 1960, Production of Commodities by Means of Commodities: Prelude to a Critique of Economic Theory (Cambridge University Press).
Steedman, Ian, 1977, Marx after Sraffa (New Left Books). Steedman, Ian, and others, 1981, The Value Controversy (Verso).