Enternasyonal Sosyalizm sayı 13, Kasım 2023.
- 100. yılda kimi dışlıyorsanız hepimiz oyuz!
- İsrail’in krizi ve Filistin direnişi: Tevfik HADDAD ve Ilan PAPPÉ ile röportaj
- İsrail’in, Dünyanın En Büyük Toplama Kampı Gazze’de Yürüttüğü Soykırım – Chris HEDGES – Norman FINKELSTEIN
- Siyonizm ve ırkçılık – Roni MARGULİES
- Doğan TARKAN’ın Devrimci Mirası Bağlamında Filistin’in Özgürlüğü – Şenol KARAKAŞ
- Dünyada Yaşananlar – Özdeş ÖZBAY
- Şenol KARAKAŞ’la Röportaj: “Erdoğan Elbette Yenilebilir”
- Otoriterizm, LGBTİ+ Karşıtlığı, Polonya örneği – Atilla DİRİM
- Günümüzde Devrimci Partinin İnşası ve Demokratik Merkeziyetçilik – Meltem ORAL
- İşçi Sınıfı Politikasının Kötü Bir Karikatürü: Uvriyerizm – Can Irmak ÖZİNANIR
- Neoliberal Kentleşme Sürecinde Hayvan Hakları – Çağdaş KÜPELİ
Dergimizin yeni sayısına büyük bir kayıpla başlıyoruz. DSİP’e kadar uzanan Sosyalist İşçi geleneğinin en önemli isimlerinden birini, Roni Margulies’i Temmuz ayında kaybettik. Roni, her şeyden önce enternasyonalist bir devrimci, sonra şair, yazar, koleksiyoncu ve bir entelektüeldi. Yahudi bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da doğmuş, hayatının önemli bir kısmını üniversite okumak için gittiği Londra’da geçirmişti. 18 yaşında DSİP’in kardeş örgütü Socialist Workers Party (Sosyalist İşçi Partisi) ile tanışmış ve ondan sonraki hayatını dünya devrimine adamıştı. 1980’li yılların başında, o yıllarda Londra’da sürgünde olan Doğan Tarkan ile tanışmış ve Doğan’ın Türkiye’de Troçkist bir parti kurmanın gerekliliğine ikna olmasındaki en temel kişi olmuştu.
Doğan Tarkan’ı 2013’te, Roni Margulies’i ise 10 yıl sonra 2023’te yitirdik. İkisinin de yokluğunu derinden hissettiğimiz günlerden geçiyoruz.
Dergimiz yayıma hazırlanırken sağdan sola pek çok kişi Cumhuriyet’in 100. yılını kutlamaktaydı. Egemenler ve egemen fikirlerden etkilenenler için bu kutlamalar normal ancak kendisini solda görenler, sosyalistler açısından bu kutlamalar ilginç. Gayrimüslimlerin yok edilmesi üzerine kurulmuş, daha sonra varlığını Kürt inkarcılığı üzerine sürdürmüş, işçi sınıfının en ufak hak talebini şiddetle bastırmış, devrimcileri katletmiş bir rejimin kuruluşunu kutlamak Türkiye solunun içine düştüğü politik acizliği gösterir vaziyette. Doğan ve Roni, Kemalizm’e sıfır taviz veren bir politik hattın temsilcileri olarak Cumhuriyet’in “kazananlarının” değil, kaybedenlerinin yanında duruyordu. Ermenilerin, Rumların, Kürtlerin, Yahudilerin, Lazların, Süryanilerin, kadınların, LGBTİ+’ların ve en çok da bunların tamamını kapsayan işçi sınıfının yanında… Doğan ve Roni’nin yoldaşları olarak “Yüzüncü yılda kimi dışlıyorsanız oyuz” demeye devam ediyoruz.
Filistin direnişinin İsrail’e dönük saldırısının ardından İsrail, Gazze’ye dönük soykırıma varacak bir saldırı başlattı. Batı medyası, Filistin direnişini sadece Hamas’tan ibaret gören ve İsrail’in öldürdüğü sivilleri görmezden gören bir şekilde bu saldırıyı “Hamas-İsrail Savaşı” olarak sunuyor. Oysa ortada iki eşit güç yok, bir tarafta işgal altında direnmeye çalışan bir halk, diğer tarafta ise emperyalistlerin tam desteğine sahip ırkçı ve işgalci bir devlet var. Şenol Karakaş’ın yazısından okuyacağınız gibi Doğan da, Roni de Filistin halkının yılmaz destekçileriydi. Bugünkü İsrail saldırganlığı karşısında Roni, kendi deyişiyle “bar bar bağırıyor” olurdu.
Enternasyonal Sosyalizm’in yeni sayısını bir Filistin dosyası ile açıyoruz. Dosyamızda Filistin direnişini etraflıca ele alan röportajlar ve yazılar yer alıyor. Filistinli gazeteci Tevfik Haddad ve İsrail doğumlu akademisyen Ilan Pappé, İsrail saldırganlığının günümüzde geldiği noktayı tartışırlarken, Chris Hedges ve Norman Finkelstein ise direnişe nasıl bakılması gerektiği üzerine akıl yürütüyor. Roni Margulies’in yıllar önce Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’ne yazdığı Siyonizm eleştirisi, İsrail devletinin doğasını ortaya koyuyor. Şenol Karakaş ise Doğan Tarkan’ın mücadelesini Filistin halkının direnişi ve ezilenlerin mücadelesi üzerinden ele alıyor. Özdeş Özbay da dünyadaki güncel gelişmeleri, emperyalistler arası kızışan rekabeti ve iklim krizini anlatıyor.
Dergide seçim öncesi ve sonrasında otoriterleşmenin geldiği noktaları tartışan iki yazı da bulunuyor. Şenol Karakaş, DSİP’in seçimlerde aldığı tutumu ayrıntılı bir şekilde tartışırken, Atilla Dirim ise LGBTİ+ hareketi üzerindeki baskılara Marksist bir açıdan yaklaşarak, küresel bir düzeyde otoriterleşme ile LGBTİ+fobi arasındaki ilişkiyi tartışıyor.
Merkezine işçi sınıfını alan ve tüm ezilenlerin kürsüsü olacak bir devrimci partiyi yaratmak okuduğunuz derginin temel meselesi. Ancak devrimci bir partinin nasıl kurulacağı konusunda sosyalistler arasında pek çok tartışma sürüyor. Meltem Oral ve Can Irmak Özinanır, bu tartışmaların bir kısmına değiniyor. Oral, demokratik merkeziyetçilik ile Leninizmin çarpıtılmış bir versiyonu olarak mikro-sektçiliğin arasındaki anlayış farkını vurguluyor. Özinanır ise “işçi sınıfı neylerse güzel eyler” demenin Leninizmin değil uvriyerizmin yöntemi olduğunu tartışıyor.
Dergimizin son yazısı el ele giden neoliberalizm ve otoriterizmin sokak hayvanlarını nasıl konumlandırdığını anlatıyor. Ankara’da kurulan Hayvan, Yaşam, Özgürlük İnisiyatifi’nden Çağdaş Küpeli, bütünsel bir kurtuluşu savunmanın hayvan haklarını dışlamaması gerektiğini gösteriyor.
Derginin hazırlanması sürecinde emek koyan pek çok yoldaşımız oldu. Emekleri için Tuna Emren’e, Şenol Karakaş’a, çevirilerimizi yapan Ömer Madra, Özdeş Özbay ve Onur Devrim Üçbaş’a, hayvan hakları konusuna dikkatimizi çeken Çağdaş Küpeli’ye, dergimize yazılarıyla katkıda bulunan tüm yazarlarımıza ve dergimizin tasarımını üstlenen Volkan Akyıldırım’a teşekkür ederiz.
Bitirirken on yıl arayla kaybettiğimiz iki yoldaşımızı tekrar anmak isteriz. Doğan ve Roni, özledikleri dünyayı göremediler ancak bütün hayatlarını onun inşasına adadılar. Bu çabaları boşa gitmedi, elinizde tuttuğunuz dergi bunun kanıtlarından biri. Bu dergi Roni’nin şiirindeki gibi “Doğan’a hararetle bir şeyler anlatırmış gibi” hazırlandı. Özgürlük Şarkıları söylenene kadar da böyle sürecek:
Özgürlük şarkıları
Kuşkum yok, ben o günü göreceğim.
Çok sonra, ama büyük olasılıkla şöyle:
Kocaman bir meydanda tümüne yakını
koca bir kentin toplanmış bir ağızdan
özgürlük şarkıları söylerken nihayet,
avazım çıktığı kadar bir iki dakika
katılıp ben de kalabalığın coşkusuna,
nefes nefese, dayanarak belki bastonuma,
yaslanıp bir yoldaşımın omuzuna, bar bar
bağıracağım. Konuşmayacağım ilk kez,
atılmayacağım öne. Sonrasının ise bunun
ne önemi var? Uzaklaşacağım yavaşça.
Tam ulaşmışken eve, ya son basamağı ya da
bir sigarayı kaldıramayacak birden yüreğim,
ya babam gelecek aklıma ya Elsa ya annem,
oturacağım merdivene, “Yarın…” diyeceğim
ve bir şeyler anlatırmış gibi hararetle Doğan’a,
farkında bile olmadan, öleceğim heyecanla.
Roni Margulies, 2010
Enternasyonal Sosyalizm